19 Aralık 2022

, , , , ,

Korkusuz Korkak ve Ikiru Filmlerinde Ölüm ve Hayatın Anlamı Üzerine Psikolojik Bir İnceleme

Ikiru ve Korkusuz Korkak filmlerinin afişleri

Sinema ortaya çıktığından günümüze değin insanlar için anlama, anlatma ve anlamlandırma sürecinde önemli bir araç olmuştur. Sinemanın ortaya çıkış koşulları göz önüne alındığında maddi anlamda gelir getiren bir alan olmasıyla birlikte merkezinde insanı bulunduran pek çok konuda işlevsel olarak kullanılmıştır. Her sanat dalı gibi sinema da ortaya çıktığı toplumdan beslenir, toplumların değişim ve dönüşüm süreçleri tıpkı bir ayna gibi beyaz perdede kendisine yer bulur. Türk sineması özelinde sinemanın kısa tarihi incelendiğinde çeşitli dönemler ile karşılaşılmaktadır. Türk sinemasında ilk filmlerin çekildiği dönemde kameranın önünde tiyatro sanatçıları görülmektedir. Bu durum bir süre devam etmiştir. Sinemanın müstakil bir sanat olarak gelişimini sürdürmeye devam etmesi ve tiyatro geleneğinden uzaklaşması 1960’lara kadar sürmektedir. Sinema, yaşanan teknolojik gelişmelere paralel olarak gelişimine devam etmiştir. Diğer sanat dallarında olduğu gibi sinema da kendi içinde türleşmeye başlamıştır. Bu türlerden birisi de “güldürü” türüdür. Komedi kelimesi ile de ifade edilen güldürü türünde insanların, durumların ve olayların çeşitli tarafları ele alınmaktadır. Bu anlamda olması gereken bir durumun aslında hiçte beklenmedik bir şekilde olmaması gerektiği gibi sonuçlanması veya olmaması gereken bir durumun şaşırtıcı bir şekilde olması gerektiği gibi sonuçlanması çoğu kez güldürülerin zeminini oluşturmaktadır. Bu bakımdan sinema kurgusunda yer alan olaylarda bu geçişler izleyici için bir gülünçlük ortaya çıkarmaktadır.

11 Aralık 2022

Google Chrome ve Google Drive'ın Windows 7 ile Uyumsuzluğu

Google Chrome ve Google Drive logoları

2010 yılından beri aynı dizüstü bilgisayarımda Windows 7 (Home Premium) işletim sistemini kullanıyorum. 12 yıldır sorunsuz şekilde kullandığım bu sistemin 2020 yılından itibaren güncelleme desteği kesilmişti. Geçenlerde Google Chrome ve Google Drive gibi uygulamalarda uyarı verdi. Google Chrome ve Google Drive, 23 Ocak 2023 tarihi itibariyle Windows 7 işletim sistemi ile uyumlu bir şekilde çalışmayacakmış. Yapılan iyileştirmeler ve güncelleştirmeler Windows 7 üzerine kurulu programlara uygulanmayacakmış. Eski dost @firefox'a ve @yandexdisk'e yöneldim. Windows 10 ve 11 gibi yeni işletim sistemlerinin kaynak gereksinimlerini karşılayamayan bilgisayarları da düşünerek, halihazırda binlerce kullanıcı tarafından kullanılan programların Windows 7 ve 8.1 gibi işletim sistemleri ile uyumluluğunun devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. GitHub platformunda haberdar olduğum AtlasOS'tan söz etmek istiyorum. AtlasOS, oyuncular için revize edilmiş bir Windows 10. Hayati olmayan 400'den fazla Windows servisi bu versiyonda kaldırılmış.  Hem çok hafif hem açık kaynak.

2 Aralık 2022

, , ,

Durum Raporu /onsekiz

Bir süredir ihmal ettiğim, kenarda beklettiğim işlerim üzerine yoğunlaşmak istiyorum. Eğitim Yönetimi alanında yaptığım tezli yüksek lisans programında ikinci sınıfa geçmiştim. Fakat Eğitim Bilimleri Enstitüsüne henüz bir tez önerisi sunamadım. Bir işin en zor yanı o işe başlamaktır. Fakat bu başlangıç soru işaretleri ve belirsizlikler ile doluysa iş daha karmaşık ve zor hale gelebiliyor. Bu anlamda tez konum hakkında bir karara ulaşıp, çalışmalarıma bir an önce başlamam gerekiyor. Bunun için alanımda daha önceden yazılıp yayınlanmış olan çalışmaları ve yüksek lisans tezlerini bilgisayarıma kaydedip bir tez koleksiyonu oluşturdum. Bu tez koleksiyonunda ele alınan, üzerinde çalışmalar yapılan konuları ise bir kenara not ettim. Çalışmamın daha önce üzerinde çalışılmamış bir konu olmasına özen gösteriyorum. Çünkü Eğitim Yönetimi alanına bir katkı sunabilmem için bu şart. Var olan bir olgu üzerinde okul yöneticilerinin tutum ve görüşlerini araştırmayı hedefliyorum. O halde tek sorun şu: Araştırmama konu olacak olguyu nasıl belirleyeceğim. Bunun için ise günceli takip etmek gerekiyor. Bilimsel makalelerin yayınlandığı dergileri takip edip, günümüzde Eğitim Yönetimi alanında neler üzerine çalışılıyor, bunun farkında olmak gerek. Bilimsel araştırma yöntem ve teknikleri konusunda da çeşitli yayınları takip edip, yardımcı videolar üzerinden yöntem ve teknik alanında kendimi daha fazla geliştirmeye gayret ediyorum. Umarım içimdeki bu istek ve heyecan çalışmamın sonuç bölümüne kadar devam eder.

27 Kasım 2022

, , , , ,

Hüseynî Şarkı: Sana Öyle Hasretim Ki

Güftesi Ayten Baykal'a ait olan hüseynî makamdaki şarkının bestekârı ise Erdoğan Berker... Şarkı formundaki eser aksak usûl ile icra edilmekte. Türk Sanat Müziği icracılardan pek çok sanatçının repertuvarında yer verdiği eseri Emel Sayın'ın sesinden dinlemeyi tercih ediyorum. Emel Sayın'ın sesine en çok yakıştırdığım makamlardan birisi hüseynî makamıdır. Şarkı formunda ve aksak usûl ile bestelenen şu iki şarkıyı hep onun sesiyle hatırlarım: Sana Öyle Hasretim Ki ve Yağdır Mevlam Su. Sözünü ettiğim ikinci eserin güftesi ise Erol Martal'a ait. Bestekârı ise Mahmut Oğul. Hüseynî makamında eseri icra eden sanatçı genellikle eserin güçlü perdesi civarından eseri okumaya başlamaktadır. 

Erdoğan Berker'den söz etmek istiyorum. 1932 yılında Ankara'da dünyaya gelen sanatçı ilk ve orta öğrenimini Ankara'da tamamladıktan sonra 1950 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi'nden İnşaat Mühendisi olarak mezun olmuş. Bestekarın musiki ile tanışması ailesi vesilesi olmuş. Babasının bir udî olması ve bazı meşk akşamlarında annesinin güzel sesiyle uda eşlik etmesi, Berker'in musikiye ilgisini artırmış. Berker sanat yaşamının en aktif yıllarını 1980'li yıllarda yaşamıştır.

11 Kasım 2022

, , , , , ,

Serazat Edebiyat'ın 3. Sayısından Mısra Seçkisi

Bakarsın diye
Binlerce dikenleri göğsüme batırdım
Gülle donattım çehremi
ve her sabah
Yeniden
Bir damlaya kanarken
Sana yıkandım

Ahmet Alataş, San'a Göç

Çünkü kalbim gebe bırakır kelimelerimi
Onlar ki soğumazlar
Heybemde kendi ateşimi taşıyorum

Mücahit Mehmet Musuloğlu, Çamurlandıysam Elbet Yıkanmışımdır

-biz yüzyıllarca ölü
ölünce artık uzamayan tırnaklarımız sakallarımız
son bir fotoğrafıdır
dönüşüp durduğumuz şeylerin

Osman Hasdemir, Devam Eden Son

,

Serazat Edebiyat'ın 3. Sayısı Çıktı

Serazat Edebiyat, Sayı 3

İki aylık yayın periyodu ile okuruna ulaşan Serazat Edebiyat'ın Kasım - Aralık 2022 tarihli 3. sayısı çıktı. Şiir, öykü, deneme, inceleme, söyleşi ve filiz olmak üzere altı bölümden müteşekkil olan Serazat'ın bu sayısı Ubeydullah Öz'ün "Gelin Ayşe" başlıklı öyküsü ile başlıyor. Ubeydullah Öz, Mercan Alper, Aleyna Uçar, Mete Almalı, Tuğçe Öcal, Ahmet Alataş ve Şaidin Büyükbayram bu sayıda öykü bölümünde okuduğumuz yazarlar arasında.

29 Ekim 2022

,

Egea'nın Sonbahar Temizliği (2022)

Egea'nın Sonbahar Temizliği

Kocaman bir yazı çoktan geride bıraktık. Önümüzde Pastırma Yazı olarak nitelenen on beş günlük bir dönem var. Sonbahar mevsiminin sonunda Kasım ayının ilk iki haftası çoğunlukla hava sıcaklığı mevsim normallerinin üzerine çıkıyor. Bu döneme pek çok ülkede çeşitli isimler verilmiş. Almanya'da "Kocakarı Yazı", Amerika'da "Indian Summer", İsveç'te "Azize Birgitta Yazı" gibi çeşitli isimler ile tarif edilen bu dönem ülkemizde Pastırma Yazı olarak bilinmekte. On beş gün sonra kış mevsimine yavaş yavaş girmiş bulunacağız. Kış gelmeden önce Fiat Egea aracımıza çeşitli bakımlar ve kontroller yaptım. Şimdi bunlardan söz etmek istiyorum.

10 Ekim 2022

, , , , ,

Durum Raporu /onyedi

Son günlerde yazmak üzerine düşünüyorum. Yazmak eylemi, düşünceleri, fikirleri, duyguları, hayalleri, kısacası kalbimizden ve zihnimizden geçen bir çok şeyi kağıdın üzerine tecessüm ettiren, yansıtan bir eylemdir. Konuşmak gibi yazmak da iletişim araçlarından birisidir. Tıpkı yazmak da okumak gibi vakit isteyen bir durumdur. "İşleyen demir ışıldar." atasözünde olduğu gibi okudukça ve yazdıkça zihnimizden ve kalbimizden kağıda geçmeyi bekleyen her şey daha iyi ve doğru bir şekilde kağıda geçecektir. Beni bu düşüncelere sevk eden bir yazı oldu. Çağrı Subaşı, Aşkar Dergisi'nin internet sitesinde "Yazmak Üzerine Kısa Bir Tahlil" başlığı altında bir kitaptan söz etti. Raymond Carver'in Yazmak Üzerine isimli kitabını kısaca tanıttı. 

Raymond Carver, hikaye ve şiir üzerine, özellikle de kısa hikâyeler üzerine yoğunlaşmış. İşinin mesai saatleri gününün çoğunu alınca kısa hikâyelere yönelmiş. Yazmaya vakit ayırmanın zorluğunu çokça yaşamış. Belki de bu zorluklar daha kaliteli yazılar neşretmesine vesile oldu. Her ne olursa olsun, hayatı ne kadar yoğun geçerse geçsin yazmaktan hiç vazgeçmemiş Raymond Carver. Çıktığı bir seyahat, gördüğü manzaralar kendisine hep bir ilham olmuş. Zihni, yazıma neler taşıyabilirim, düşüncesiyle her daim meşgul olmuş.

Yaşamda yapıp ettiğim bir çok faaliyette denge unsurunu gözetmeye çalışırım. Çünkü bir olay, durum veya olgu zihnimi tamamen meşgul ettiğinde hayatımın diğer parçalarının sekteye uğrayacağını bilirim. Nitekim öyle de olur. Okumak ve yazmak gibi entelektüel faaliyetler insanın ufkunu açmakta, hayata yeni pencerelerden bakmamızı sağlamaktadır. Buna rağmen, yaşamın tamamı bu yöndeki faaliyetlere vakfedildiğinde çeşitli sorunlar ile karşılaşılmakta. Çağrı'nın yazısından öğrendiğim kadarıyla Raymond Carver'in zihni, yazılarına, bu yaşamdan neler taşıyabilirim, sorusuna cevap arayarak işlemiş. Bu durumda Carver'in hayatı hangi boyutlarıyla ne ölçüde yaşayabildiğini tartışmak gerekir.

8 Ekim 2022

, , , , ,

Franz Woyzeck ve Rodion Romanoviç Raskolnikov Karakterlerinin Anti-Kahraman İmajları Üzerine Bir Değerlendirme

"Woyzeck" ve "Suç ve Ceza" kitapları

Georg Büchner, modern Alman tiyatrosunun çok şey borçlu olduğu bir oyun yazarı. Büchner, iktidar, güç ve birey arasındaki ilişkiyi aydınlanma düşüncesi bağlamında Woyzeck oyununda ele almıştır. 19. yüzyılda romantizm ve idealizmin etkilerinin yoğun olarak hissedildiği Almanya’da modern insanın problemlerini çarpıcı bir dille eserine aktaran Büchner’in kurgusal evreninde modern insan “şey ve özne” arasında bir yerdedir. Bu dönemde aydınlanma düşüncesi ile materyalizm ve pozitivizm yükselmiş, insan zincire vurulmuş olsa bile fikirleriyle hür kalabildiği anlaşılmıştır. Fakat Büchner eserlerinde insanın hür iradesinin elinden alındığını ifade etmektedir. Bu doğrultuda Woyzeck oyununu değerli kılan, onu Alman romantizminin ve idealizminin dışında değerlendirmemizi sağlayan belki de en önemli unsur insanı tüm çıplaklığıyla ortaya koymaya çalışmasıdır. Şara Sayın “Devrimci Dram Yazarı Georg Büchner s. 121” kitabında yazarın bu yönünü şu cümlelerle ifade etmektedir. “Zincire vurulmuş olsa bile hürdür insan diyen Schiller’in aksine, Büchner insanı fatalizmin ve determinizmin esiri olarak görür. İpleri bilinmeyen güçlerin elinde birer kukla olan Büchner’in insanlarının ‘Ben’leri, kişilikleri yoktur.” Şara Sayın’ın ifadelerinden de anlaşılacağı üzere Büchner’in yazın dünyasında ‘ben’ler, kişilikler ve ‘kurtarıcı’ kahramanlar yerine ‘karşı-kahraman’ diğer bir deyişle ‘anti-kahraman’ insanlar yer almaktadır. Woyzeck’in başkarakteri olan Franz Woyzeck, bu anlamda edebiyatta anti-kahraman imaja örnek teşkil eden ilk karakterlerden birisidir. 

, , , , , , , , , , , ,

Aşkar Dergisi'nin 64. Sayısından Mısra Seçkisi

Bir ispinozun istiğrakı değil sizinki
Bir kartala hasret de değilsiniz 
Tüyler ve kıllar uyanıklığınız 
Paramesyumlar amipler 
Ama bir bakın sözlüğe 
Ve sonra kitaba baştan başlayın 
İstiğraka uğramış olarak

Aziz Mahmut Öncel, İstiğrak

Bizi buluşturan tanrıya
                              Soğuksun tanrıya 
                                                      Sun tanrıya 
                                                                  Bir kereviz 
                                                                                  Bir bamya…                                        

İdris Ekinci, Kararlısız

5 Ekim 2022

,

Kırmızı

kırmızı ışıklar bizden yana
kırmızıda biraz olsun yavaşlar dünya
netleşir, siyah beyazdan ölüm yaşamdan,
sıradaki şarkı kırmızıya, haziranlara,
ve bitimsiz saçlarına
önce nihavend sonra hüseyni makamda

yeni eşikler, yeni kapılar kalbin odalarına
her kırmızı yeni bir anahtar
çocuğu sırtında anne, annesi yerde çocuk
neyi umuyorlar bizden, biz dediğim sen ben
ve kalanlar
iki öğün arasında unuttuklarımız
kağıt gibi duvarlarla ayrılan
ihtişamlı kalelerle korunan hayatlarımız
hızlanan savrulan yükselen standartlarımız,
kalp neyi umuyor senden, benden, bizden
kırmızının bizi her yakalayaşında

(yerine göre) özlem, aşk
(bazen) acı, gözyaşı, umut, gülümseyiş
yağmur, kar (yağar) güneş doğar
aynı renkler arasında farklı iklimler
her kırmızıda biraz olsun yavaşlar dünya
bakınız kızaran güllerin boynunu eğişinde
al yanaklarıyla çocuğun elmayı dişleyişinde
eve dönüş yolunda babanın
selvi boyunda al yazmasında kadının
çeyizine işlediği, bakışına gizlediği mektupta
ve yüreğimizin hududunda
bir delikanlının bayrağa selam duruşunda

saatini kur, kontrol et, geç kalma hayata
sabah sekizler akşam beşler, yalandan gülüşler
beklediklerimiz de bekleyenlerimiz de değişir
hızlandıkça dünya her şey yarım bırakılmış bir yemeğe
şimdi daha güvenli yolculuklar yollar duble
güvendeyiz değil mi çünkü standartlar böyle
azla yetinme, azla yetinme, azla yetinme
her şey duble olmalı yaşadığımız hayat da

savaşlar gördüm, acılar, sevinçler ve umutluluklar
ben bir kırmızının bir bakışın bir soluğun  içinde kayboldum
bir çift kırmızı oldu dünyaya karşı sığındığım yer
bir bakışın yeter bir gülüşün kafi gelir içimden çıkarmaya
gül olur, gülce olur, kızarır umudum
demiştim her kırmızıda biraz olsun yavaşlar dünya

burada duralım (kırmızı)
birbirimize daha yakından bakalım
ellerimiz dua için çözülene
başkalığımız bitene dek.

Eyüp Aktuğ
Aşkar Dergisi,  Temmuz - Ağustos - Eylül 2022, Sayı 63
,

Aşkar Dergisi'nin 64. Sayısı Çıktı

Aşkar 64

Üç aylık yayın periyodu ile okuruna ulaşan Aşkar Dergisi'nin Ekim - Kasım - Aralık 2022 tarihli 64. sayısı çıktı. Şiir, Öykü, Söyleşi, Taarruznâme, Poligon ve Mesûliyet Meselesi olmak üzere altı bölümden müteşekkil olan Aşkar'ın bu sayısı Aziz Mahmut Öncel'in "İstiğrak" başlıklı şiiriyle başlıyor. Aziz Mahmut Öncel, İdris Ekinci, Özgür Ballı, Yunus Emre Altuntaş, Faysal Soysal, Şahin Parlak, Çağrı Subaşı, Ümit Çiçekli, Doğanay Dağlar, Ali Tacar, Elif Aşîran, Süreyya Altunkara, İbrahim Akbulut, Emre Hacıarap, Hüseyin Yılmaz, Mehmet Akif Öztürk, Osman Nuri Tolar, Örsan Gürkan, Seda Şaffak ve Sevde Yaşar Çimen bu sayının şairleri arasında.

16 Eylül 2022

, , , , , ,

Serazat Edebiyat'ın 2. Sayısından Mısra Seçkisi

kaygılar çağrılmadan yaprak sırtlarına
yaşamın tarif edilmiş yolları
ve bilinçsiz ışıklarından
uçlanıyor tanıklığa

Osman Hasdemir, /weather rain

Cumartesi akşamları geceyi tütün çarşaflarına sarıp
Dikenli teller arasında kanayan
Bir savaş atı gibi soluduğumuz dostlarımla
Sonra üfürdüğümüz yelkenleri şişiren ıslak rüzgârlar gibi
...
Borazanlar ötüyor durmadan yeraltı duraklarında
Nöbet hiç bitmiyor anlayacağın
Kışı ve baharı o yakıcı sanrılarla geçiriyoruz balkonlarda

Mücahit Mehmet Musuloğlu, Tatar Çölü

elektronik postayla cv gönderdim sana
spam kutuna düşmüş olabilir
ekrana elli milimlik tendre jasmin
şişesinden sıktım
kokusu geliyor mu
entır

Emre Gül, Entır

14 Eylül 2022

, , , ,

Durum Raporu /onaltı

Yaz tatilini geride bıraktık, uzun yaz günleri arkamızda kaldı. Şimdi yeni bir dönemin başındayız. Önümüzdeki bu dönem geçtiğimiz dönemlere nazaran biraz daha yoğun geçeceğe benziyor. Bu yıl Yüksek Lisans eğitimimin ikinci sınıfında olacağım. Geçen yıl sekiz ana dersten eğitim gördüm ve sınavlarda başarı gösterip ikinci sınıfa geçtim. Şu aşamada üzerine çalışacağım, tez ve öneri geliştirebileceğim bir konu/alan belirleyip, bu konu/alanda literatür taraması yapacağım. Ulaşabildiğim birincil kaynakları okuyup, işime yarayabilecek kısımları bir kenara not edeceğim. Her şey yolunda gider, bu süreçte disiplinli davranır ve sabır gösterirsem, en iyi ihtimalle önümüzdeki bahar döneminin sonunda üzerinde çalışacağım tezi bitirir, jüri önünde tezimi sunabilirim.

Bir süredir blogumda Serazat Edebiyat ile ilgili paylaşımlarda bulunuyorum. Ubeydullah'ın tasarım ve mizanpajını yaptığı, öyküleriyle katkıda bulunduğu Serazat'ta Mete Almalı'nın, Zeki Altın'ın, Osman Hasdemir'in de eserlerini okudum. Özellikle Ubeydullah ve Mete'nin isimlerini Serazat'ta görmek beni heyecanlandırdı. Ben de inceleme yazılarım ile Serazat Edebiyat'a katkıda bulunuyorum. Serazat'a yayınlansın diye gönderilen inceleme yazıları için ben de fikrimi beyan edeceğim. Bu arada derginin internet sitesi tamamen yenilenmiş. Tasarım, renkler ve kullanılan çizgiler çok hoşuma gitti. Derginin kapak tasarımları da ilgi çekici. Bence Ahmet Alataş bu konu da çok yetenekli. Derginin internet sitesinde bana ayrılan sayfaya buradan erişebilirsiniz.

5 Eylül 2022

,

Serazat Edebiyat'ın 2. Sayısı Çıktı

Serazat Edebiyat, Sayı 2

İki aylık yayın periyodu ile okuruna ulaşan Serazat Edebiyat'ın Eylül - Ekim 2022 tarihli 2. sayısı çıktı. Şiir, öykü, inceleme ve filiz olmak üzere dört bölümden müteşekkil olan Serazat'ın bu sayısı Mete Almalı'nın "Çavuş" başlıklı öyküsü ile başlıyor. Mete Almalı, Hüseyin Safa Ak, Ahmet Alataş, Öznur Yıldız, Ubeydullah Öz, Tuğçe Öcal, Şaidin Büyükbayram ve Kevser Özdamar bu sayıda öykü bölümünde okuduğumuz yazarlar arasında.

1 Eylül 2022

,

Pardus'a Geçiş Sürecim

Pardus'un logusu

Hayatın bir çok alanında daima verimlilikten taraf oldum. İsrafa ve boşa tüketilen kaynaklara karşı çıktım. Bu konudaki tutum ve tercihlerim için pek çok örnek verebilirim. Mutfakta sofraya koyduğumuz yemekten, kullandığımız otomobile kadar önem ve özen gösterdiğimiz noktalar var. Kullandığımız bir cihazı yahut bir aracı emekliye ayırmak, onu bir kenara koymak için artık işini yapamaz duruma gelmesi gerekir. Bu yüzden kullandığımız cihazların ve araçların bakımını düzenli olarak yapmak, kullanımındaki verimliliği artırmak için çeşitli tedbirler almak durumundayız. Örneğin Lenovo P2 marka cep telefonunu "beş yıldır" kullandığımı daha önce ifade etmiştim.

24 Ağustos 2022

, , , , , , , , , ,

On Film On Şarkı

Filmlerin afişleri ve sekanslar

Geçtiğimiz günlerde Twitter'daki profil sayfamda bir akış yayınladım. Hazırladığım "Bir Film Bir Şarkı Serisi" başlığı altında aklıma gelen filmler ile bu filmlerin tamamlayıcı unsuru olan ve film ile özdeşleşen şarkıları paylaştım. Hatırda kalması ve daha sonradan kolay erişilebilmesi bakımından bu akışı burada daha düzenli bir şekilde yayınlama kararı aldım. Sinema üzerine sık sık yazmıyorum. Bu alanda burada paylaşımlarım da seyrekleşti. Hali hazırda böyle bir liste hazırlamışken "sinema" kategorisini de canlandırayım istedim. Şimdi dilerseniz filmlere ve şarkılara geçelim.

14 Ağustos 2022

, , , ,

Durum Raporu /onbeş

Bu yaz tatilinde tatil yapmak üzere herhangi bir yere gidemedik. Önümüzdeki yıl dört - beş gün olmak üzere Mersin tarafına gitmeyi planlıyoruz. Durum Raporu /iki başlıklı yazımda Muğla gezimizden, ilgimi çeken yerlerden ve tatilin bizde bıraktıklarından söz etmiştim. Akdeniz'e doğru bir seyahatimiz olursa, onu da bir başka "Durum Raporu" yazısında sizlerle paylaşacağım. Şu sıralar gündüz saatlerinde Sivas'ta hava durumu çok sıcak. Ne evin içerisinde ne de dışarıda serinleme imkanı var. Ancak akşam saatlerine ulaşınca serinliğe kavuşabiliyoruz. Ne tuhaf değil mi, kış aylarında bu şehrin soğuğundan şikayet ederken, yaz aylarında ise sıcakların bunaltıcılığından yakınıyoruz. İşte insanoğlu, şartlardan memnun olması biraz zor... 

Blogumun "Kitap İncelemesi" kategorisi altında okuduğum kitaplara dair düşüncelerimi paylaşıyorum. Şu sıralar bu kategoride daha sık yazmaya başladım. Telefon, tablet veya bilgisayar üzerinden de olsa okumalarımı artırdım. En son John Steinbeck'in Yukarı Mahalle kitabı üzerine yazmıştım. Daha öncesinde ise Georg Büchner'in Woyzeck isimli tiyatro oyununu okuduğumu şu yazımda ifade etmiştim. Woyzeck oyunu üzerine düşüncelerimi derinleştirdim. Georg Büchner'i tanımak ve anlamak üzere yazılmış çeşitli metinlere ulaştım. Daha sonra bende bu konuda bir yazı yazma fikri doğdu. Georg Büchner'in Franz Woyzeck karakteri ile Fyodor Dostoyevski'nin Rodion Ramonoviç Raskolnikov karakterini bir arada değerlendirmek istedim. Önümüzdeki haftalarda bu yazımı sizlerle paylaşacağım.

9 Ağustos 2022

, , ,

John Steinbeck'in Yukarı Mahalle Kitabı Üzerine

John Steinbeck ve Yukarı Mahalle kitabı

İnsanlığın yakın tarihi üzerine okumalar yaptıkça çeşitli yazarlardan ve kitaplardan haberdar oldum. Okuduklarımı, not ettiklerimi, üzerinde fikir yürüttüğüm alanları buradan sizlerle paylaştım. Sözünü ettiğim yazılarımdan birkaç örnek göstererek bu alandaki görüşlerimi sunmak istiyorum.

Serazat Edebiyat'ın 1. Sayısında yayınlanan "İsmet Özel’in “Esenlik Bildirisi” Şiirinden Hareketle Byung Chul Han’ın “Palyatif Toplum Günümüzde Acı” Kitabı Üzerine Bir Değerlendirme" başlıklı yazımın ardından 20. yüzyıl dünyası ve bu dönemde çıkan edebi eserler ile ilgili literatür taraması yaptım. Bundan yıllar önce "Fareler ve İnsanlar" isimli kitabıyla tanıdığım Steinbeck "Yukarı Mahalle" isimli kitabının dönemi okumak ve değerlendirmek için önemli bir eser olduğunu anladım. Şimdi Yukarı Mahalle'den bende kalanlar üzerine konuşmak istiyorum.

28 Temmuz 2022

, , , , , , , , , , , ,

Aşkar Dergisi'nin 63. Sayısından Mısra Seçkisi

Kapa!

İdris Ekinci, Kapalı Şiir

Ey kör yol!
Ey asla boyun eğmeyen ödev
Seni tanımlayacak olan nerededir
Senin asil soyunun homurdayan kökleri
Bu köklerden türeyişin gürültülü cesareti
Nereye basınca tahtaların gıcırdamayacağını bana da öğret

Mustafa Melih Erdoğan, Tıkırtı, Cızzz:Ses

kötü şeyler olacak kötü şeyler oluyor kötü şeyler oldu
saniyelerle değişiyor bakıp geçtiğimiz ne varsa
bir yerlerde koşmaya devam eden at
başka bir şehirde bilerek ayağını burkuyor

Özgür Ballı, Dikkat Kırılır

,

Aşkar Dergisi'nin 63. Sayısı Çıktı

Aşkar 63

Üç aylık yayın periyodu ile okuruna ulaşan Aşkar Dergisi'nin Temmuz - Ağustos - Eylül 2022 tarihli 63. sayısı çıktı. Şiir, Öykü, Söyleşi, Taarruzname, 10 Pasaj 1 Baraj, Mesûliyet Meselesi ve Küçürek Sözlük olmak üzere yedi bölümden müteşekkil olan Aşkar'ın bu sayısı İdris Ekinci'nin "Kapalı Şiir" başlıklı şiiriyle başlıyor. İdris Ekinci, Mustafa Melih Erdoğan, Özgür Ballı, Yunus Emre Altuntaş, Murat Özel, Eyüp Aktuğ, Ümit Çiçekli, Süreyya Altunkara, Ali Cahit Yılmaz, Mustafa Emeç, Sevde Yaşar Çimen, Doğanay Dağlar, Ali Tacar, İbrahim Akbulut, Ahmet Şen ve Mervan Söylemez bu sayının şairleri arasında.

22 Temmuz 2022

, , , , , , , ,

Durum Raporu /ondört

Woyzeck piyesi ve uyarlaması olan filmden bir sahne

Ömer Lütfi Mete'nin çok sevdiğimiz bir şiiri var. Şiirin adı Gülce. Gülce, şairin kitabına da ismini veren bir şiir. Eskiden beri hayranlık duyarak okuduğum bir şiirdi. Eşim de bu şiiri çok sever. Rahmetli şair Ömer Lütfi Mete'nin bu şiirinden mülhem, geçen ayın sonunda dünyaya gelen kızımıza Gülce ismini verdik. Onun dünyaya gelişiyle birlikte hayatımızda bir çok şey değişti. En temelde öncelikler değişti. Sorumluluk alanlarımız genişledi. Yorucu ama gün sonunda mutlu bir koşuşturmanın içerisinde bulduk kendimizi.  Kendi adıma bu duruma uyum sağlamaya çalışıyorum. Bu süreçte fırsat bulabildiğim vakitlerde okumaya ve okuduklarımdan bende kalanları bir kenara not etmeye gayret ettim. Birazdan sözünü ettiğim bu notlarımı sizlerle paylaşacağım. Üniversitede Fen Bilimleri üzerine lisans eğitimimi alırken dikkatimi çeken kitaplardan birisi de "Madde ve Kuvvet" kitabıydı. Materyalist felsefeci Louis Büchner'in önemli eserlerinden birisi olan bu kitabı yıllar sonra yeniden kısım kısım okuma fırsatı buldum. 

17 Temmuz 2022

, , , , , , , ,

İsmet Özel’in “Esenlik Bildirisi” Şiirinden Hareketle Byung Chul Han’ın “Palyatif Toplum Günümüzde Acı” Kitabı Üzerine Bir Değerlendirme

Erbain ve Palyatif Toplum Günümüzde Acı kitapları

Toplum ve toplumu oluşturan parçalar üzerine yapılan çalışmalar incelendiğinde toplumların gelişmiş, gelişmekte ve gelişmemiş olarak sınıflandığı görülebilir. İnsanlık tarihi göz önüne alındığında yönetim şekillerinden, insan ilişkilerine, sanat anlayışlarından, etik değerlere kadar pek çok alanda ekonomik faaliyetlerin etkisi gözlenmiştir. Toplum yaşamında önemli yere sahip olan bu unsurlar üretim ve tüketim dengesine göre şekillenmektedir. Bu durumu neden – sonuç ilişkisi içerisinde değerlendirebilmek ve örnekleyebilmek adına “Sanayi Devrimi” ve sonrasında yaşananlar incelenebilir. 18. yüzyılda, İngiltere’de kendisini gerçekleştiren “Sanayi Devrimi” ile yeni bir döneme geçilmiş oldu. Sözü edilen bu dönemde el sanatlarının ve küçük atölyelerin yerini seri üretim ve büyük fabrikalar aldı. Yine bu dönemde kırsal bölgelerde yaşayan insanlar şehirlere göç etmeye başladı. Böylece tarıma dayalı ekonomik düzen değişti. İşçi sınıfı gibi yeni toplumsal sınıflar ortaya çıkmaya başladı. Günümüz dünyasında insanı ve toplumu yorumlayış biçimi böylece şekillenmiş oldu. 

14 Temmuz 2022

, , , , , ,

Serazat Edebiyat'ın 1. Sayısından Mısra Seçkisi

deniz ağaçları bilinselerdi evlerde
balkonlarda pencere kenarlarında
akvaryumla birlikte neleri anımsatır onlara
bir mezar daha ne ister denizden
bir hayat kadar ölü kalınsa yeter

Osman Hasdemir, Çekilirken

Ağaç köklerine yaydığım yumuşak otların
Savaş artığı uykularına uzanırken
Başımı siyaha yani
Aşkımın dizlerine koyar gibi yaslarım

Mücahit Mehmet Musuloğlu, Sarı Humma

Uyandığımda üşüyorum yüzüm boş meydan
Dünyada senden uzak olmak da varmış
Nefesinin sonu şiirdir, peşine düşsem

Bir şiirin içinde yaşarsın, bir rüzgârın dışında
Bir damlacık göğsüne bir deniz sığmış

Rıdvan Yıldız, Gereği Düşürüldü

,

Serazat Edebiyat'ın 1. Sayısı Çıktı

Serazat Edebiyat, Sayı 1

İki aylık yayın periyodu ile okuruna ulaşan Serazat Edebiyat'ın Temmuz-Ağustos 2022 tarihli 1. sayısı çıktı. Şiir, öykü ve inceleme olmak üzere üç bölümden müteşekkil olan Serazat'ın bu sayısı Hüseyn Kaya'nın "Sela" başlıklı öyküsü ile başlıyor. Hüseyn Kaya, Mete Almalı, Ahmet Alataş, Ubeydullah Öz, Şaidin Büyükbayram ve Deniz Schwarzwald bu sayıda öykü bölümünde okuduğumuz yazarlar arasında.

4 Temmuz 2022

Kızımız Gülce Dünyaya Geldi

Elhamdülillah.


27 Haziran '22 Pazartesi günü, kızımız "Gülce" sağlıkla dünyaya geldi. Rabbim, sâliha kullarından eylesin. Sevincimizi, mutluluğumuzu tarif etmek çok zor.  Ziyaret ederek, arayarak ve mesaj göndererek tebrik ve iyi dileklerini ileten bütün dostlarımıza teşekkür ederiz. İnşallah, kızımız için daima güzellikler katan, onu iyiliğe ve doğruluğa ileten, adaletli ve merhametli olmayı öğreten ebeveynler olabiliriz.

20 Haziran 2022

, , ,

Durum Raporu /onüç

Uzak Haziranlar başlıklı yazım ile karşıladığım Haziran'ı neredeyse bitirmek üzereyiz. Geçtiğimiz Cuma günü okullar yaz tatiline girdi, öğrenciler karnelerini aldı. Liseden mezun olan genç dostlarımız lisans eğitimleri için sınavlara girdi. Bizler de bütün emek veren, çalışan, hayal kuran genç dostlarımız için dua edip, iyi dileklerde bulunduk. Her birine başarı, sağlık ve aydınlık bir gelecek diliyorum.

Aşkar Dergisi'nin 60. sayısında yayınlanan Adı Haziran Olsun başlıklı şiirimin ardından altı aydan daha fazla bir zaman geçti. Bu süre zarfında akademik çalışmalarıma ağırlık verdim. Bu çalışmaları da Durum Raporu'nun diğer yazılarında sizlerle paylaştım. Alanımın Eğitim Yönetimi olması sebebiyle eğitime ve yönetime dair makaleler ve çeşitli metinler okudum. Çeşitli kongreleri takip ettim ve bu kongrelerden birisinde (ICAR Kongresi) çalışmalarımı katılımcılarla paylaştım. Bütün bunlar beni edebiyat, sinema, tiyatro gibi keyifle bulunduğum alanların dışına çıkardı. Yaşamamın hep bir yerinde var olan edebiyattan uzaklaşmak içimde garip bir boşluk oluşturdu. Çünkü edebiyat estetiği, üretmeyi, değer katmayı ve söyleyecek sözümü canlı tutmama yardımcı oluyor. Ayda bir kaç defa da olsa bloguma eklediğim çeşitli yazılar sayesinde bu boşluk hissinden uzaklaşmaya çalıştım.

12 Haziran 2022

Piknikçilik Üzerine

19. yüzyıl Osmanlısında İstanbul Boğazı'nda teneffüse çıkan kadınlar

İnsanlar kendilerini tanıtırken çeşitli sıfatlara ihtiyaç duyarlar. Mesleğinden, medeni durumundan, uğraş alanlarından, hoşlandıklarından veya hoşlanmadıklarından söz eder. Bu sıfatlar ve tanımlar insanın münasebet kurduğu durumlar, insanlar ve olaylar hakkında ipucu vermekte.  Bir gruba yahut bir insana kendimi tanıtmak için beni en iyi anlatan kelimelere başvuruyorum. Şu sıralar bu konu üzerine biraz düşündüm. Son zamanlarda yapıp ettiğim işleri, keyifle hatırladığım anları gözden geçirdim. Kendimi ifade ederken, hakkımda bilgi verirken zihnimde yeni kelimeler belirmeye başladı.

7 Haziran 2022

, , ,

Uşşak Şarkı: Gül Derler Bana Gül Derler

Saadettin Kaynak, Türk müziğinin en büyük isimlerinden birisi olmuştur. Şahsiyeti ve ortaya koyduğu eserleriyle musikimize büyük katkılar sunmuştur. Klasik Türk Müziği'ne çok sayıda eser kazandıran Saadettin Kaynak'ın babası Fatih Camii imam-hatiplerinden Ali Alaeddin Efendi'dir. Aile efradının Kur'an eğitimi ve hafızlık ile birlikte bulunması hasebiyle kendisi de hafızlık eğitimi almış ve hafız olmuştur. Bununla birlikte batı müziğini araştırmış ve batı müziğinin eğitimini almıştır. Bestekar kimliğini şair kimliği ile birleştirmiş, kaleme aldığı şiirlere besteler yapmıştır. Bugün Klasik Türk Müziği'nde keyifle dinlediğimiz pek çok eserin müellifi olan Saadettin Kaynak, 1895 yılında İstanbul'da doğmuş, İmparatorluğun son devrini ve Cumhuriyetin ilk kırk yılını tecrübe etmiştir. 3 Şubat 1961 tarihinde İstanbul'da ebediyete intikal etmiştir.

Sinemamız, musikimiz, edebiyatımız ve diğer sanat dallarımız adına TRT Arşiv'i ve bu bağlamda yapılan dokümantasyon çalışmalarını çok kıymetli buluyorum. Biraz önce hayatından ve müziğimize katkılarından kısaca bahsettiğim Saadettin Kaynak'a dair pek çok çalışma TRT'nin arşiv sayfalarından temin edilebilir durumdadır. TRT Dinle uygulamasının Saadettin Kaynak Eserleri başlığı altında 11 eserden müteşekkil bir çalma listesi mevcut. Söz konusu çalma listesinde bestekarın ünlü şarkıları bir araya getirilmiş. Bu yazıma konu olan Uşşak Makamındaki Gül Derler Bana Gül Derler başlıklı şarkıyı o listede bulamadım.

28 Mayıs 2022

Uzak Haziranlar

Haziranlar size de aynı duyguları hissettiriyor mu, bilemem... Çocukluk yıllarımdan itibaren anlam dünyamda Haziranları diğer aylardan daha farklı bir yere konumlandırdım. Okul yolunu tuttuğumuz yıllardan başlamak üzere karne heyecanını yaşadığımız, yorucu bir okul döneminin ardından sonuna kadar hak ettiğimiz tatili müjdeleyen Haziranlar... Köylerde yaşayan çocuklar için hasadın ve harmanın, bolluğun ve bereketin ayak sesleridir. Ekim ve Kasım aylarında ekimi yapılan tarlaların, Nisan ayında yeşillenmesi, Mayıs ayında buğday saplarının boy vermesi, Haziran ayında ise büründüğü pastel renklerle seyrine doyumsuz manzaralar sunması, çocukluk yıllarıma dair kıymeti eksilmeyen hatıralarım arasındadır.

Çocukların dünyasında bisiklet önemli bir araçtır. Yaşattığı başarma duygusu, yükselttiği özgüven ve hissetirdiği özgürlük hissi ile çocukların bilişsel ve duyuşsal gelişimlerini desteklemektedir. Biraz önce ifade ettiğim karne heyecanını yaşadığımız Haziranlarda, getirdiğimiz karneye ve gösterdiğimiz güzel davranışlara karşılık olarak hediye edilen bisiklet çocuk kanatlarımızı güçlendiren en güzel ödüldü. İşte bütün yaz bize eşlik edecek olan bisiklet çocukluğumuz ile birlikte hayatımızın önemli parçalarından biri haline gelmiştir.

19 Mayıs 2022

, , , ,

Durum Raporu /oniki

Geçtiğimiz günlerde Ebabil Yayınları'nın şiir dizisine yeni bir kitabın eklendiğini öğrendim. Aşkar Dergisi'nde şiirlerini okuduğumuz, ilk şiir kitabı olan Paslı Çiçek'in şairi İrfan Dağ'ın şiir serüveni devam ediyor. Şair ikinci şiir kitabı olan Nenem Bir Çiçek ile bizleri selamlıyor. Okuru bol olsun, muhatabını bulsun. 

Güzel dostum Ubeydullah Öz'ün Adamkarga isminde bir blogu ve YouTube kanalı var. 14 Mayıs 2022 tarihinde YouTube kanalından yayınladığı bir radyo oyunu ile hepimizin yüzünde tebessüm bıraktı. Yaz ile Kışın Kavgası başlıklı radyo oyunu aslında bir masalmış. Ubeydullah'ın hazırlayıp yönettiği bu radyo oyununda seslerin sahipleri ise henüz birer ortaokul öğrencisiymiş. İyidere Merkez Ortaokulu'nda görev yapan Ubeydullah, öğrencileri ile birlikte geleceğe çok güzel ümitler serpiştirmiş. Yarın (20 Mayıs 2022) akşam saatlerinde yeni bir radyo oyunu ile aynı YouTube kanalında bizlerin karşısına çıkacaklar. Merakla bekliyor olacağız.

16 Mayıs 2022

,

Lenovo P2'de LineageOS Deneyimlerim

LineageOS logosu

Yaklaşık bir buçuk ay önce (6 Nisan 2022) Lenovo P2'de LineageOS ve GApps Kurulumu başlığı altında Lenovo P2 telefonumda yaşadığım sorunlardan, çözüm yolları arayışımdan ve nihayet LineageOS işletim sistemini tercih edişimden söz etmiştim. Aynı yazıda LineageOS ve ilaveten GApps için bir kurulum rehberi hazırlamıştım. Söz konusu yazıyı yayınladığım tarihten bugüne değin çeşitli deneyimler edindim. Şimdi ise bu deneyimlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

LineageOS'un Mart 2022'de yayınlanan 18.1. sürümünü kullanıyorum. Daha Nisan ve Mayıs aylarında 18.1. sürümü için çeşitli iyileştirme güncellemeleri yayınlansa da söz konusu güncellemeleri telefona uygulamak yeniden sistem kurulumu gerektirdiği için uygulamadım. Yani bu deneyimlerimi Mart 2022'de duyurulan sürüm için paylaşıyorum.

10 Mayıs 2022

,

Adına Yaşamak Dedikleri

İnsan soğuğu sıcaktan, acıyı tatlıdan, geceyi gündüzden ayırt etme yetisini kazandığı andan itibaren kendisini ve içinde bulunduğu çevreyi anlamlandırmaya başlar. Bu anlama gayretinin ilk basamağını "Ben neyim?" sorusu oluşturmaktadır. Bu soruya yaşamamızın her döneminde çeşitli cevaplar bulmuş, bir şekilde kendimizi ve kendimize dair şeyleri tanımlamaya çalışmışızdır. Bu noktada ifadelerimi güçlendirmek adına bir şiire değinmek istiyorum. Yer yer yeniden okuduğum, okudukça heyecan duyduğum şiirlerden birisi... Türk şair İsmet Özel'in Sebeb-i Telif başlıklı şiiri. Şairin yaşama ve hayata bakışını, inançlarını ve aşklarını bulduğumuz Sebeb-i Telif'te şu mısra daima ilgimi çekmiştir.

Diyorum hepimizin bir gizli adı olsa gerek
belki çocuk ve ihtiyar, belki kadın ve erkek
hepimiz, her birimiz gizli bir isimle adaşız

Sebeb-i Telif, İsmet Özel

Hepimiz çeşitli benzerliklerle birbirimize bağlı değil miyiz? Yaşamış olduğumuz hayatları göz önüne aldığımda birbirimize bir çok yönden benzediğimizi düşünüyorum.  İnsanların ve sürülen hayatların birbirine benzerliğinin temelinde "İnsanın yaşama amacı" yatmaktadır. "Ben neyim" sorusuna verilecek olan cevap insanın yaşama amacını şekillendirmekte, dolayısıyla sürmüş olduğu hayata doğrudan etki etmektedir. İnsanın kendisini tanıması, varlık kaynağını ve varlık sebebini bulması şarttır. İnsanı birey olarak diğer insanlardan farklı kılan en temel husus kendisinin farkında olmasıdır.

1 Mayıs 2022

, , ,

Güneşin Çocukları Filmine Dair

Güneşin Çocukları filminden bir sahne

Mecid Mecidi, İran sinemasında ilgiyle takip ettiğim yönetmenlerden birisidir. Yedi yıl önce yine buradan sizlerle paylaştığım "Bu Bizim Hüznümüz: İran Sineması" (19 Mart 2015) başlıklı yazımda beğendiğim filmlerden söz etmiştim. İran, o yıllarımda sinemasını sıkı şekilde takip ettiğim bir ülke olmuştu. Bunun başlıca sebepleri arasında Mecid Mecidi'nin sinema anlayışı ve filmlerinde kullandığı hâl dili tekniği yer almaktaydı. Durum Raporu /onbir'de ise Güneşin Çocukları filmini izlediğimi ifade edip, yazının kısa bir paragrafını filme ayırmıştım. Şimdi ise filme dair düşüncelerimi, etkilendiğim noktaları, eleştirilerimi müstakil bir yazıyla paylaşmak istiyorum.

27 Nisan 2022

, ,

Durum Raporu /onbir

Aklıma düştükçe takip ettiğim, dikkatimi çeken başlıkları okuduğum bir yer var. Ekşi Sözlük'ün "dünün en beğenilen entryleri" sekmesi altında en çok beğenilen yazılar yer almakta. Kısaca: debe diyorlar. Bu listenin içinde "az kişinin bildiği muhtemeşem web siteleri" başlığı benim en çok dikkatimi çeken başlıklar arasında. Bazen bu başlıkta paylaşılan web siteleri çok işime yarayacak imkanlar sunabiliyor. Arşivleme ve arşiv karıştırma merakım vardır. Bundan dolayı gazetelerin, dergilerin, çeşitli matbu yayınların eski sayılarını karıştırmayı severim. Kitapların ilk baskılarına ulaşmak da hoşuma gider. Bir Ekşi Sözlük yazarı işime yarayabilecek web sitelerinden bazılarını şu bağlantıda sıralamış.

Bu web sitelerinden ilki bir projeye ait. Projenin adı: Gazeteden Tarihe Bakış Projesi. İstanbul Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Merkez Kütüphane koleksiyonunda yer alan 18422 adet ciltlenmiş gazetenin 1928 - 1942 yılları arasında yayınlamış olan 688 cilt gazeteyi dijital ortama aktarmış ve erişime açmış.

23 Nisan 2022

Klasik Teknolojiye Dair (2)

Bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Bütün çocuklarımızın bayramını kutlar, yarının umudu olan evlatlarımıza hayırlı, uzun ömürler dilerim. Onların güzel günlerini görmek duasıyla...

Teknolojik gelişmeler ve bu gelişmelerin insan hayatına etkisi üzerine gözlemlerimi, düşüncelerimi Klasik Teknolojiye Dair (1) başlığı altında sizlerle paylaşmıştım. Yazının birinci bölümünde teknolojik gelişmelerden, otomobil - cep telefonu - bilgisayar örneklerinden hareketle bu gelişmelerin insan yaşamına etkilerinden söz etmiştim. Şimdi ise teknolojik gelişmelerle özünden, doğasından uzaklaşan bireyin bunları nasıl bertaraf edeceğine dair önermelerde bulunmak istiyorum. Günlük hayatta aslında işimizi kolaylaştırdığını düşündüğümüz pek çok araç - gereç uzun bir zaman sonra bireyi kendisine bağımlı hale getirmektedir. Bir süre sonra birey bu araç - gereçler olmadan yaşamın çok zor olacağını, hatta mümkün olamayacağını düşünebilmektedir. Bireyselleşmenin hızla arttığı bir dönemde, vitrine bakıldığında aslında özgürlük alanlarımızı artıyor gibi görünen pek çok şeyin, esasen bireyi daha bağımlı ve özünden kopuk bir yaşama sürüklediği aşikardır.

Bugünün 23 Nisan olması dolayısıyla çocukluk ve çocuk gelişimi ile başlamak istiyorum. İnsan yaşamını belirli dönemlere ayırabiliriz. Bu dönemleri genel çerçeve itibariyle; bebeklik, çocukluk, ilk gençlik, gençlik, yetişkinlik ve yaşlılık olmak üzere sıralayabiliriz. İşte bu dönemler arasında ilk üç dönem oldukça önemlidir. Bebeklik, çocukluk ve ilk gençlik dönemleri bireyin sonraki yaşamını  etkilemekte ve şekillendirmektedir. Günümüzde teknolojinin yaygın ve yanlış kullanımı insanın gelişim süreçlerini etkilemektedir. Bu sebeple ebeveynlere teknolojinin doğru kullanımı konusunda bilinçlendirme çalışması yapılabilir. Sözünü ettiğim bu durumu bir kaç örnek ile somutlaştırmak istiyorum.

14 Nisan 2022

,

Dünya Uygarlığına Doğru

Bir toplumun maddi ve manevi hayatına ait varlıkların bütünü uygarlık olarak ifade edilebilir. Toplumlar uygarlıklarını ortaya çıkarırken üç cephesiyle uygarlığa şekil verir. Topluma ait iktisadi yapı, topluma ait kültürel ögeler ve toplumun inanç yapısı uygarlığı -diğer bir ifade ile medeniyeti- şekillendirir. Büyük toplumlar büyük uygarlıkları meydana getirmiştir. Toplumların geçmişini tarihsel ve sosyolojik bir bakış açısı ile irdelediğimiz zaman görülecektir ki, bir toplum maddi ve manevi kimliğini koruyabildiği ve sürdürebildiği ölçüde uygarlığını oluşturabilmiştir. Bu bağlamda biz Türklerin iktisadi yapısı, sahip olduğu kültürel mirası ve inancı ortaya koyduğumuz uygarlığın şekillenmesinde etkili olmuştur. Bugüne değin elde edilen bilgi birikimi bütün milletlerin ortak katkısı ile elde edilmiştir. Orta Asya, Avrasya, Uzak Asya, Avrupa, Afrika, Amerika ve Avustralya milletlerinin tecrübeleri sonucunda fen ve teknik bugünkü konumuna erişmiştir. Savaşlar, ticari faaliyetler, coğrafi keşifler, değişen iktisadi yapı ve çeşitli icatlar ile bilginin taşınması, yayılımı hız kazanmıştır. Milletlerin birbirini etkilemesi de böyle olmuştur. Bilgiye sahip olmak güçlü olmak demektir. Bunun farkında olan toplumlar kütüphanelerinin sayısını artırmış ve bilim insanlarına uygun çalışma ortamları hazırlamışlardır. 

10 Nisan 2022

, , , , , , , , , , , ,

Aşkar Dergisi’nin 62. Sayısından Mısra Seçkisi

Yeni bir oturum açtım nehirde iki defa
Temiz bir sayfaya inanmayı ne çok istedim
....
Bir yaz günüydü hani kokulardan bir hatıra
...
Geçmişin kokusunu derinden soludum da
Nefesimin yetmediğini bir türlü öğretemedim
Yaşamak dediğiniz uzun bir gelecekti hani

İnkisar, Hüseyin Karacalar
karanfil sokak karanfil kokmuyor ve menekşe sokak menekşe
bu iklimlere bir şey oldu dostun önünde buluşmuyor mu kimse
...
işte buralarından geçtim ben şehrin çiçek adlarını
sonra işte sen geldin.
...
ankara her dönemin gençliği
bakmayın memur sandıklarına bakmayın gri
kimsenin beğenmediği kimsenin vazgeçemediği

Ankaralı Şiir, Özgür Ballı
, , , , ,

Durum Raporu /on

Bugün Ramazan ayının yedinci gününü yaşıyoruz. Bu yıl Ramazan ayı benim için geçen yıla nazaran daha rahat geçiyor. Geçen yıl bu zamanlar çok uzak bir yerde çalıştığım için Ramazan ayında, uzun süren oruç süresine karşı daha fazla zorlanmıştım. Fakat bu yıl daha rahatım. Şu sıra havalarda kararsız bir ısıtıp bir üşütüyor. Telefondaki hava durumu uygulamasına göre Nisan yağmurları yakında başlayacak. Hatta uygulamaya göre dün de yağmurlu görünüyordu üstelik gök gürültülü. Fakat gece yarısına doğru çok az yağdı. Bu yüzden, havaların dengesiz olması sebebiyle iftarımızı piknik yaparak gerçekleştirme fikrini bir süre erteledik.

Geçen yıl, iki yetişkin kamp sandalyesi ile orta boy katlanabilir kamp masası almıştım. Arabanın bagajında bulunduruyor, yaz günleri kır gezilerine çıktığımız zaman manzaralı bir yer bulunca hemen sandalyeleri ve masayı kuruyorduk. Piknik sepetimizde de bir şeyler varsa manzaranın daha tatlı bir hal alıyordu. Bir de arabanın CD çalarında hareketli karışık türkülerden bir potpori varsa değmeyin keyfimize. Geçen yıl ki pikniklerimizi, manzaraya karşı içtiğimiz çayları özledim doğrusu. Bunun için yaz mevsiminin gelmesi için sabırsızlanıyorum.

7 Nisan 2022

,

Aşkar Dergisi'nin 62. Sayısı Çıktı

Aşkar 62

Üç aylık yayın periyodu ile okuruna ulaşan Aşkar Dergisi'nin Nisan - Mayıs - Haziran 2022 tarihli 62. sayısı çıktı. Şiir, Öykü, Taarruzname, 10 Pasaj 1 Baraj, Mesûliyet Meselesi ve Küçürek Sözlük olmak üzere altı bölümden müteşekkil olan Aşkar'ın bu sayısı Hüseyin Karacalar'ın İnkisar başlıklı şiiriyle başlıyor. Hüseyin Karacalar, Özgür Ballı, Ümit Çiçekli, Mervan Söylemez, Emre Öztürk, Cumali Yakan, Doğanay Dağlar, Süreyya Altunkara, Ahmet Emerce, Volkan Kaleli, Muharrem Demirci, Elif Aşîran, İbrahim Akbulut ve Sevde Yaşar bu sayının şairleri arasında.

Derginin öykü bölümünde ise bizi dört öykü karşılıyor. Hamza Eren Sarıçam, Mehmet Başak, Mustafa Bilgücü ve Soner Aydın öykü bölümüne katkıda bulunan isimler. Derginin her sayısında okumaya alışık olduğumuz Özgür Ballı’nın Bence’si bu sayıda Taarruzname bölümünü başlatan yazı olmuş. Ümit Çiçekli'nin ve Çağrı Subaşı'nın şiir üzerine konuşmalarına şahitlik ettiğimiz 10 Pasaj 1 Baraj'da ise 61. sayıda okuruna ulaşan Tohumun Toprakla Savaşı: Bir Büyük Kırmızı serlevhalı yazının ikinci kısmı neşredilmiş.

6 Nisan 2022

,

Lenovo P2'de LineageOS ve GApps Kurulumu

LineageOS logosu
Her geçen yıl akıllı cihazlar ve akıllı cihazlarda kullanılmak üzere geliştirilen uygulamalar daha karmaşık yapılar haline geliyor. Yazılım ve donanım arasındaki dengenin gözetilmediği bir dönemi yaşıyoruz. Sahip olduğumuz donanımlar kullanmakta olduğumuz yazılımların gereksinimlerini bir süre sonra karşılayamaz hale geliyor. Sözünü ettiğim bu durumu yaşayanlardan birisi de benim. 2017 yılından beri kullanmakta olduğum Lenovo P2 marka akıllı telefonum Android 7.0 güncellemesinden sonra herhangi bir sistem güncellemesi almadı. Fakat halihazırda kullandığım uygulamalar düzenli aralıklarla güncelleme almaya devam etti. Uygulamaların güncelleme almaya devam etmesi, Lenovo P2'nin artık sistem güncellemesi almaması ve Android 7.0 sürümünde sabit kalması sebebiyle telefonda takılmalar, donmalar ve çeşitli problemler ile karşılaşmama sebep oldu. 

2 Nisan 2022

Ramazan Geldi Ramazan

Bizi Ramazan'a ulaştırana hamd ederek başlamak istiyorum. Bu yıl da Ramazan ayına erişmenin sevincini yaşıyoruz. Küslüklerin bittiği, dargınlıkların sona erdiği, sofraların bereketlenip, evlerin huzurla buluştuğu bir aydayız. Yıl boyunca düştüğümüz hataları gözden geçirebileceğimiz, kırdığımız gönülleri onarabileceğimiz, iyiliği yeniden hayatımızda baş köşeye oturtabileceğimiz bir mevsime kavuştuk. Allah için yapacağımız her işin bizimle kalacağını yeniden hatırladık. Dünyanın gelip geçiciliğine yüzümüzü çevirip, yönümüzü Allah'ın rızasına çevirdiğimiz bu kutsal ayı her yönüyle değerlendirebilmeyi ümit ediyorum.

Şimdi size hoş bir haber vermek istiyorum. Aşkar Dergisi'nin 62. sayısı matbaadan  bugün -yani Ramazan'ın birinci günü- teslim alındı. Aşkar böylece okurlarıyla birlikte Ramazan'a ilk adımı atmış oldu. İftariyelik bir sayı bizleri bekliyor. Derginin bu sayısını temin eder etmez, eserleri tanıtan bir yazı ve dergideki şiirlerden bir mısra seçkisi hazırlayıp buradan paylaşmayı planlıyorum.

30 Mart 2022

, , , , , , , , , ,

Gelin, Düğün ve Diyet Üzerine

Gelin, Düğün ve Diyet filmlerinin afişleri

Türkiye'de köyden kente göç 1950'li yıllarda başlamış ve özellikle başta İstanbul olmak üzere Ankara, İzmir ve Adana gibi büyük şehirlerin nüfusu artmaya başlamıştır. Köyden kente yapılan göçler özellikle İstanbul özelinde değerlendirildiğinde büyük şehirlerin Anadolu'nun bir çok bölgesinden göç aldığı gözlenmektedir. Göçler neticesinde artan nüfus ile birlikte İstanbul'da yeni sorunlar, durumlar ve çözülmeyi bekleyen problemler doğmuştur. Türk sinemasında 1960'lı yılların sonu ve 1970'li yılların başı toplumsal gerçekçiliğin yükseldiği bir dönem olmuştur. Bu dönemde Lütfi Ömer Akad, Halit Refiğ Metin Erksan, Yılmaz Güney gibi yönetmenler dönemin sosyal ve kültürel yapısını ifade eden filmlerle izleyicisiyle buluşmuşlardır.

29 Mart 2022

,

Corolla'nın Bahar Temizliği

Corolla'nın Bahar Temizliği

Artık  kış mevsimini geride bıraktık. Bu kış, özellikle mart ayı oldukça çetindi. Soğuklarla birlikte bazı günlerde aralıksız devam eden kar yağışları yüzünden evden çıkamaz olmuştuk. Dün yani 28 Mart Pazartesi itibariyle havalar ısınmaya başladı. Bizim apartmanların arasında kalmış, güneş görmeyen, sokağımızda bile karlar ve buzlar eridi. Böyle olunca dışarı çıkmak, gezmek, dolaşmak, güneşin ve ısınan havaların keyfine varmak içimizden geçiyor. Önümüzdeki Cumartesi günü de Ramazan ayına gireceğimizi hesaba katarsak, arabaya atlayıp gündüz gözüyle piknik yapmak, sırtımızı güneşe uzatıp oturmak güzel olmaz mıydı? Cuma günü belki bu dediğim şeyi şehir merkezine yakın bir gölete gidip gerçekleştirebiliriz.

16 Mart 2022

, ,

Durum Raporu /dokuz

Bazen takip ettiğimiz dergiler hakkında daha fazla bilgiye ihtiyaç duyarız. Bazen de takip ettiğimiz yazarlar ve şairlerin daha önce hangi dergilerde göründüğünü, hangi eserlerini ne zaman yayınladığını bilmek isteriz. İşte böylesi araştırmalar için bir ihtiyacı karşılayabilecek bir projeden söz etmek istiyorum. Projenin adı: İDP - İslamcı Dergiler Projesi. Sözünü ettiğim bu proje Kültür Bakanlığı'nın desteklediği projeler arasında yer alıyor. İslamcı Dergiler Projesi kapsamında yapılan indeksleme çalışmasıyla 1908 yılından günümüze değin yayınlanan belli başlı dergilerin içeriklerini kapsamlı bir şekilde kayıt altına alınmıştır. Bu bakımdan yapılan veya yapılacak olan araştırmalar için oldukça faydalı bir çalışma yürütüldüğünü düşünüyorum. Proje kapsamında acaba benim yayınlamış olduğum eserler de kayıt altına alınıp indeksleme yapıldı mı, diye merak ettim. 2015 ve 2016 yıllarında yayınlamış olduğum eserlerimi indekslemişler. 2016 yılından sonra yayınlanan eserlerimi site kataloğunda bulamadım. Bana ait indeksleme çalışmasına şu linki kullanarak ulaşabilirsiniz.

***

Bence son beş yılın en soğuk Mart'ı 2022 yılına aitti. Tam bahar geliyor, artık havalar ısınmaya başlıyor demeye başlamışken kara kış yeniden geldi. Eskiler "mart dokuzu" olarak isimlendiriyor bu dönemi. Mart ayı bana baş ağrısı olarak geri döndü. Sol gözümden başlayan bu ağrı ilerledikçe kafamın geri kalanına yayılıyor. Tedbirimi alıp yarından itibaren daha sıkı giyinmezsem hasta olacağımı hissediyorum. Eğer bu dönemde hasta olursam, 2 Nisan'da başlayacak olan Ramazan ayına hasta ve yorgun bir şekilde girebilirim. Bu yüzden özellikle sabah kahvaltılarıma ve giysilerime daha çok dikkat etmeliyim. 

7 Mart 2022

Biz Nerenin Miskiniyiz

Bazen duyduğumuz bir şarkıyla, bazen gördüğümüz bir fotoğrafla, bazen de bir film karesiyle kendisini bize tekrar hatırlatan, bakın ben hala buradayım diyen hatıralar vardır. Hatıra ismini verdiğimiz o duyuşun konakladığı yer sadece hafıza mıdır? Kalp ismini verdiğimiz ve bize türlü güzellikleri hissettiren o kutsal mekanın bu hatırlayışlar da hiç mi payı yok? Gelin şimdi sözünü ettiğimiz bu kelimeleri irdeleyelim.

Hatır, hatıra, hatırlayış, hafıza...

Hatır kelimesi dört anlam taşımaktadır.  "Düşünme, akılda tutma" bu kelimenin ilk anlamı. İkinci anlamı ise "gönül, kalp" gibi kelimelerdir. Hatırını incitmemek kelimesini gönül kırmamak, kalp kırmamak anlamında kullanmaktayız. Birine karşı duyduğumuz sevgiyi ve saygıyı ifade etmek için de hatır kelimesine başvururuz. Eskiler ne güzel söylemiş, bir acı kahvenin kırk yıl hatırı olurmuş. Mesela bir dostumuzun halini, durumunu öğrenmek içinde bu kelimeye müracaat ederiz. Şimdi düşünün bakalım en son kim, ne zaman sizin hatırınızı sormuştu. Peki siz en son siz kimin, ne zaman hatırını sordunuz?

16 Şubat 2022

, , , ,

Samiha Ayverdi'nin Yusufcuk'u Üzerine

Samiha Ayverdi ve Yusufcuk kitabı

Roman, hikaye, deneme, hatırat ve inceleme türlerinde eserler ortaya koyan Samiha Ayverdi'nin şahsından ve eserlerinden haberdar olduktan sonra onu okumaya başlamak için en iyi tercihin Yusufcuk isimli kitabı olduğunu anladım. Eylül 2021'de Yeni Başlangıçlar başlığı altında kitaptan ve müellifinden söz etmiştim. Kitabı yer yer sürdüğüm okumalarla bitirmiş bulundum. Böylece kitabın ardından bende kalanları sizlerle paylaşmak istedim.

Kitabı Kubbealtı Yayınları neşretmiş ve benim temin ettiğim Aralık 2020'de basılan sekizinci baskısı. 159 sayfadan ibaret olan deneme türündeki eser, Samiha Ayverdi'nin ilk verimlerinden diyebiliriz. Eseri okurken Samiha Ayverdi'nin dili kullanma becerisi, lügatindeki zenginliği ve edebi üslubu beni ziyadesiyle etkiledi. Samiha Ayverdi'nin kelimeleri bir araya getirişindeki zarafet, görünenin ardında saklanan görünmeyene koyduğu işaretler kitaptan alınan edebi lezzeti artırıyor.

14 Şubat 2022

Sanki Dün Gibi

Geçtiğimiz hafta birkaç aydır sesini duymadığım bir dostum aradı. Heyecan duyarak telefonunu yanıtladım. Hayatlarımızdan, yaşadıklarımızdan, sevinçlerimizden, canımızı sıkan şeylerden, umut ettiğimiz gelecekten ve tabii şiirden konuştuk. Bir saate yakın süren görüşmemizin önemli bir kısmı şiir üzerineydi. Yeni bir şiir yazdığını ve okumak istediğini söyleyince çok mutlu oldum. Ardından şiir üzerine konuşmalarımız derinleşti. Yürüdüğümüz yolu, yolda dikkatimizi çeken insanları ve olayları, içimizde ve dışımızda kalanları anlattık birbirimize.

Şiir, şairden sürekli ilgi isteyen, kendisi üzerine kafa yorulması, emek verilmesi ve uğraşılması gereken bir alandır. Şairin hayatı şiirin dışındaki olay ve durumlarla dolmaya başladığı zaman şiir şairin elinden kaçmaya başlar. Bu bakımdan şiiri elimizde tutmak istiyorsak başta şiir olmak üzere güzel sanatlar ile meşguliyetimizi artırmak gerekir. Şairin şiir ile olan irtibatı ve teması arttığı sürece verimleri de artacaktır. Bu anlamda şiir, şairin gündeminde daima birinci sırada olmayı ister. Eğer şiirden başkaca unsurlar şairin gündeminde şiirden önce gelirse o zaman şairin ortaya koyduğu verim de düşecektir. Bu bağlamda disiplin edebi bir disiplin içerisinde olmak şarttır.

2 Şubat 2022

, ,

Durum Raporu /sekiz

Yaklaşık iki hafta önce Durum Raporu'nun yedinci yazısında Sivas'a kar yağmamasından yakınıyor ve şehrin su ihtiyacını karşılayan barajın su seviyesinin kritik seviyenin altına inmesinden söz ediyordum. O yazıyı yayına aldığım gece Sivas'a ve yurt geneline lapa lapa kar yağmaya başladı. Yaklaşık iki haftadır bu yağışlar sürüyor. Sokağımızın büyük bir kısmı binalardan dolayı güneş almadığı için buzlarla kaplandı. Birileri bu durumu yetkililere haber vermiş olacak ki gece yarısı belediye ekipleri gelip kar küreme çalışması yaptı. Günlük yaşantımızda kar yağışlarından dolayı çeşitli zorluklar yaşıyor olsak bile bu yağışlar önümüzdeki yaz dönemi için oldukça umut verici oldu.

***

Şu sıralar Klasik Teknoloji üzerine bazı yazılar okuyor, bu konuda hazırlanmış videolar izliyor ve Klasik Teknoloji üzerine paylaşımlar yapan insanları sosyal medyadan takip etmeye, bu konudaki görüşlerini öğrenmeye çalışıyorum. Bu anlamda 2000 - 2010 yılları arasında duyurulan işletim sistemleri üzerine hazırlanan inceleme videolarını izledim. Bu videoları izlerken Neklatek isimli YouTube kanalını bir kenara not ettim. Neklatek ismi aslında bir kısaltmaymış. Kanalın tam ismi: Neo-Klasik Teknoloji.

Okuduğum yazılardan, İzlediğim videolardan ve konuyla ilgilenen insanların görüşlerinden hareketle yine bazı notlar çıkardım. Bu notları da Klasik Teknoloji Üzerine (2) başlığıyla sizlerle paylaşmak istiyorum.

24 Ocak 2022

Klasik Teknolojiye Dair (1)

Teknolojik gelişmeler ve bu gelişmelerin insan yaşamı üzerine yansımalarına dair bir süredir notlar almaktayım. Bu notlar bir yazı hacmine eriştiği böyle bir yazı yazma ve kaydettiğim notları sizlerle paylaşma ihtiyacı duydum. Aslına bakarsanız yazıya başlarken yazı başlığı "Eski Teknolojiye Dair" idi. Fakat yazı üzerine fikirlerim olgunlaşınca böyle bir başlığın düşündüklerim ile örtüşmeyeceğini hissettim ve "Klasik Teknolojiye Dair" başlığının daha uygun olacağına kanaat getirdim. Öncelikle teknoloji kelimesinin anlam dünyamdaki karşılığı ile başlamak istiyorum. Bana göre teknoloji; insanın ve diğer canlıların yaşamını kolaylaştıran bilimsel uygulamalardır ve bu bilimsel uygulamalar insanlığın ortak bilgi hafızasından doğar.

Amaç: İnsanların ve diğer canlıların yaşamını kolaylaştırmak. İnsan gücünden ve zamandan tasarruf ettirmektir.

Günümüzde her şey hızla değişiyor ve dönüşüyor. Özellikle dünyada yaşanan enerji krizine karşı büyük bir yarış var. Petrol rezervleri azaldığından dolayı bunun yerini yenilenebilir ve sürekliliği olan enerji kaynakları aldı. Enerjinin dönüşümü yasasından faydalanmaya başladık. Düşünüyorum da acaba dünyada petrole ulaşma konusunda böylesi bir kriz yaşanmasaydı, acaba çevre dostu enerji kaynaklarına yine yönelim olur muydu? Bana sorarsanız yenilenebilir enerji kaynaklarına bu yönelim doğayı düşündüğümüz için değil. Petrole ulaşma konusunda ciddi sıkıntılar yaşadığımız ve dünyadaki petrol rezervleri hızla bittiği için böyle bir yönelim içindeyiz.

Klasik teknoloji olarak ifade etmeye çalıştığım meseleyi bir kaç konu başlığı altında sunmaya çalışacağım.

19 Ocak 2022

, , , , , , , , , , ,

Aşkar Dergisi’nin 61. Sayısından Mısra Seçkisi

tüm demirler elbet bir gün paslanır
kendini bırakınca yeşillenir su
yorulunca küflenir ekmek
...
derdimi derdim sana
ben seni çok yoruldum sen bilmiyorsun bunu

Bulma, Özgür Ballı
Nenem çiçek gibi kokardı bunu da anlatamam
Soluğu vardı soluğunun üzerinde üç tane yarımdan dua
Böylece yalnızlığa bakarak tamamladı ömrünü
En çok babasızlığını dikerek fistanına

Nenem Bir Çiçek, İrfan Dağ
Yalnız otlar mı kurur yaz artınca sıcakta
Pelte bir et parçasıdır kafeste gönül
O da kurur.

Yüksekten Korkan Güvercin, Yavuz Altunışık
,

Aşkar Dergisi'nin 61. Sayısı Çıktı

Aşkar 61
Üç aylık yayın periyodu ile okuruna ulaşan Aşkar Dergisi'nin Ocak - Şubat - Mart 2022 tarihli 61. sayısı çıktı. Şiir, Öykü, Söyleşi, Taarruzname, 10 Pasaj 1 Baraj, Mesûliyet Meselesi ve Küçürek Sözlük olmak üzere altı bölümden müteşekkil olan Aşkar'ın bu sayısı Özgür Ballı'nın Bulma başlıklı şiiriyle başlıyor. Özgür Ballı, İrfan Dağ, Yavuz Altınışık, Cengizhan Konuş, Yunus Emre Altuntaş, Murat Özel, Faysal Soysal, Ali Cahit Yılmaz, Süreyya Altunkara, Abdurrahman Akpınar, Şahin Parlak, Hasan Hüseyin Çaçan, Hayati Okur ve Volkan Kaleli bu sayının şairleri arasında.

Derginin öykü bölümünde ise bizi dört öykü karşılıyor. Ali Işık, Hasan Osman Çağdağ, Örsan Gürkan ve Ümit Polat öykü bölümüne katkıda bulunan isimler. Bu sayının söyleşisinde Aziz Mahmut Öncel'in sorularını Mustafa Melih Erdoğan yanıtlıyor. Mustafa Melih Erdoğan'ın ikinci şiir kitabı "Bir Büyük Kırmızı" üzerine gerçekleşen söyleşide yeni anlatımcı şiir, Türk müziği ve dijitalleşme üzerine konuşulan başlıklar arasında.

18 Ocak 2022

Durum Raporu /yedi

Ocak ayının yarısını geride bıraktık. Eskiden yılın bu zamanlarında Sivas'a hatırı sayılır kar yağardı. Çocukluğumu yaşadığım yılları hatırlıyorum. Bundan yirmi - yirmi beş yıl önce bu mevsimde bu şehirde kar yüksekliği diz boyuna ulaşırdı. O dönemler Sivas'ın kırsal bir bölgesinde yaşıyorduk ve her gün yürüdüğümüz okul yolu karlarla kaplı olurdu. Kardeşimle birlikte karlara bata çıka o yolu bitirmeye ve okula ulaşmaya çalışırdık. Kiracısı olduğumuz o evin geniş bir bahçesi vardı. Babam eğer evdeyse, o sabahları erkenden uyanır, kar küreği ile kapımızın önündeki karları temizler ve okula ulaşabilmemiz için bize küçük bir koridor oluştururdu. Ardından gelen zemheri soğukları ile hava ayaza çekerdi. Bu ayaz Nisan ayının sonlarına dek devam ederdi. Peşinden havalar ısınır, buzlar erimeye başlar ve toprak ortaya çıkardı. Yaşadığımız mahallede asfaltlanmış bir yol bulunmadığı için ortalık çamur deryasına döner, her gün tertemiz çıktığımız o evden çamura bulanmış bir şekilde dönerdik.

Hatıralarımda yer edinen kar manzaralı Sivas görüntüsü sadece çocukluk yıllarıma ait değil. Lise ve üniversite dönemlerinde de Sivas'ın o halini hatırlıyorum. Uzun sözün kısası bu yıl beklediğimiz gibi bir kar yağışı gerçekleşmedi. Belki haberlerden bilginiz vardır. Sivas bir süredir su sıkıntısı yaşamakta. Yaşanan su sıkıntısı sebebiyle bir dönem günün belli saatlerinde su kesintileri olmuştu. Hepimiz bu kış mevsiminden ümitliydik. Kar yağar, hem ekinleri ayazdan korur hem de bahara doğru barajlara ve göletlere su olur, diyorduk. Şehrimizin su ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılayan 4 Eylül Barajı'ndaki su seviyesi kritik seviye olan %4'ün altına çekilmiş durumda. Bu yüzden ben de bir endişe oluştu. İnşallah önümüzdeki günlerde beklediğimiz kar yağışı gerçekleşir. Baharda da yağmurlar iyi yağarsa, önümüzdeki yaz su sorunu kalmamış olur.

4 Ocak 2022

, , ,

Yanımıza Kalanlar

Gündönümü tarihini (21 Aralık) geride bıraktık. Bu tarihten sonra gece süresi kısalmaya, gündüz süresi ise uzamaya başladı. Artık güneş her gün biraz daha erken doğuyor. Fakat her gün bir iki dakikalık geri çekilmelerin olduğunu hesap edersem yaklaşık iki ay sonra uyandığımız zaman havayı karanlık görmeyeceğiz. Uzunca bir süredir uyandığımız saatlerde güneş doğmuş olmuyor. Durum böyle olunca güne başlamak daha zor hale geliyor. Yine karanlık sabahların birinde işe gitmek üzere caddenin karşı kaldırımında servisimizi beklemekteydim. Sivas'ın ayazını bilenler beni anlayacaktır. Geçtiğimiz günlerde İmranlı ilçemiz ile Türkiye'nin en soğuk ili seçilmiştik. Sivas gibi soğuk yerlerde yaşayanlara buradan veciz bir söz paylaşayım. Bizim Sivas'ta "Soğuğa yiğitlik olmaz gardaş." derler. Bu yüzden geçen yıl eşimin ördüğü kaşkol ile boynumu kulağımı sarmadan dışarı çıkmıyorum.

Ben varmak istediğim yere varayım. O gün serviste dinlediğim bir türküden söz etmek istiyorum. Türküyü söyleyen sanatçı Uğur Önür'müş. İsmini daha önce duymamıştım. TRT Ankara Radyosu'nda çalışan Uğur Önür Türk Halk Müziği alanıda çeşitli çalışmalar yürütüyormuş. Unutulmakta olan Türk Halk Müziği değerlerini yeniden insanlara hatırlatıyor ve kendisinin YouTube kanalında çalışmalarını insanlarla paylaşıyormuş. Dinlediğim türkünün ismi de Karanfilim Sarkarım.

1 Ocak 2022

2021 Fihristi

Bu çalışma 2021 yılında blogumda yayınlanan içerikleri listeler.

Merhabalar,

Öncelikle 2022 yılının hepimize sağlık, mutluluk, huzur ve bereket getirmesini diliyorum. Umarım bu yeni yılda her şey gönlümüzce olur. 2021 Aralık ayında bir 2021 Fihristi oluşturma kararı almıştım. Fakat kısmet yılın ilk gününde bu kararı uygulamakmış. Yeni yılın ilk blog yazısı da böylece belli oldu. Peki fihrist oluşturma fikri aklıma nereden geldi? 

Takip ettiğim edebiyat yayınları yılın son sayılarında o yıl dergide ne olup, bitmiş bunun sıralı listesini okurları ile paylaşıyor. Bu hem daha sonraki yıllarda eski sayıları incelerken okura daha kolay bir inceleme imkanı sunuyor. Hem de arşivleme işini daha kolay hale getiriyor. Bu arada ifade etmeliyim ki geçtiğimiz 2021 yılı blogum adına son yıllara nazaran daha hareketli bir yıl oldu. 2022 yılında burada daha sık yazılarımı yayınlayıp, çalışmalarımı daha çok sizlerle paylaşmayı planlıyorum. Yazının sonraki bölümünde ise blogum ile ilgili çeşitli istatiksel bilgileri sizlerle paylaşacağım. Sayfa görüntülenme sayısı, etiketlerde bulunan yazı oranları, en çok okunan yayınlar gibi.

2021 yılı içerisinde blogun tasarımına çeşitli değişiklikler uyguladım. Daha öncede sözünü ettiğim bu küçük dokunuşlar ile genel hatlar itibariyle temamın görünümünü biraz daha iyileştirdiğimi düşünüyorum.