17 Haziran 2025

, , , ,

Türk Sinemasında Arabesk Kültünün İzdüşümü: Ferdi Tayfur Örneği

Ferdi Tayfur'un 1980'li yıllarda çekilmiş bir fotoğrafı.

Türk sineması, ilk verimlerini seyircisine sunduğu andan itibaren toplumsal, kültürel ve ekonomik değişimlerin aynası olmuştur. Türk sinemasının farklı dönemlerinde çeşitli eğilimler ve figürler aracılığıyla hem doğunun hem batının çeşitli taraflarını içine alan bir anlatı dünyası yaratılmıştır. Bu anlatı dünyası çerçevesinde, özellikle 1970'ler ve 1980'lerde tırmanışa geçen arabesk müzik kültürü, sinema ile kurduğu ilişki sayesinde toplumla arasındaki bağı derinleştirmiş ve kendine özgü bir yer edinmiştir. Bu bağlamda, Ferdi Tayfur, yalnızca sözü edilen arabesk müziğin değil, aynı zamanda bu müzik türünün Türk sinemasındaki önemli temsilcilerinden biri olarak dikkat çekmektedir. Bu yazı, Ferdi Tayfur'un Türk sinemasındaki varlığını çok yönlü bir şekilde incelemeyi amaçlamaktadır. Tayfur’un müzikal kimliğinden hareketle sinema ile arasındaki etkileşimi, temsil ettiği arabesk müziğin ve bu müziğin sinemaya taşınan özelliklerini, popüler kültürümüzdeki yankılarını ve sonraki kuşaklara aktarılan kültürel mirasını ifade etmeye çalışacağım. Buradan hareketle bu yazı, Ferdi Tayfur'un Türk sinemasındaki yerini ve etkisini sadece popüler bir figür olmanın ötesinde, sinema ve müzik açısından da özgün katkılar sunmuş bir sanatçı olarak değerlendirmemize imkân sağlayacaktır.

Müzikal Kimliğin Sinemaya Aktarımı

Ferdi Tayfur, Türk müziği tarihinde arabesk türünün kurucu öznelerinden biridir. Müzik kültürümüzün kronolojik seyri dikkate alındığında 1970'lerden itibaren yükselişe geçen arabesk müzik, dönem Türkiye’sinin sosyal ve ekonomik dönüşüm sürecinde kırsaldan kente göç eden ve kültürel çatışma yaşayan insanların duygusal ve sosyal dünyalarını yansıtan bir müzik türü olarak kabul görmüştür. Genel bir ifade ile izah etmek gerekirse aşk, ayrılık, acı, yoksulluk, kadercilik gibi temaları melankolik bir üslupla dinleyiciye sunan arabesk müzik, Ferdi Tayfur'un şarkıları aracılığıyla büyük bir atılım yaşamıştır. Bu tür milyonlarca dinleyiciye ulaşmış, geniş halk kitlelerini etkilemiş ve kendinden sonra gelen kuşaklar üzerinde de şekillendirici olmuştur. Doğal olarak zaman içerisinde kültürel bir fenomene dönüşmüştür. İfade edilen bu müzikal kimlik, Ferdi Tayfur'un sinema kariyerinin de temelini oluşturmuştur. 

Ferdi Tayfur sinemadaki ilk filminden son filmine değin, kendi şarkılarını film müziği olarak kullanılmıştır. Bu durum, sanatçının hem müzikal kariyerinde hem de sinema kariyerinde bütünleştirici bir unsur olarak öne çıkmaktadır. Sanatçının filmlerinde kullandığı bu şarkılar, sadece filmlerin müzikal altyapısını sağlamak ile kalmamıştır. Bununla birlikte filmlerde ifade edilen anlatının duygusal yoğunluğunu ortaya koymuştur. Filmlerde yer alan karakterlerin iç âleminin dışavurumunda da işlevsel bir rol oynayan bu şarkılar, filmlerin ifade gücünü artırmıştır. Bu bağlamda, Ferdi Tayfur filmleri onun müzikal kimliği ile birlikte değerlendirildiğinde, sadece birer sinema filmi olmaktan daha fazlasıdır. Bu filmler Tayfur’un müzik yolculuğunun görsel birer yansıması olarak yorumlanabilir. 

Türk Sinemasında Arabesk Türünün Oluşturulması

Ferdi Tayfur'un filmleri sinema türleri arasında melodram türüne dâhil edilebilir. Tayfur’un melodram anlayışı, arabesk müzik kültürüyle iç içe geçmiştir. Bu etkileşimin bir sonucu olarak "arabesk melodram" olarak da adlandırılabilen kendine has bir alt tür ortaya çıkmıştır. Ortaya çıkan bu yeni alt tür, geleneksel melodramın aşırıya kaçan duygusallık, abartılı anlatım ve saf iyi-saf kötü karakterler gibi hususiyetlerini içinde bulundurmakla birlikte, arabesk müziğin kendine has tarzını ve atmosferini içine almaktadır. 

Dönemin toplumsal gerçekliğinden hareketle toplumsal eşitsizlikler, yoksulluk, kırsaldan kente göçün yarattığı yabancılaşma ve bunalımlar gibi sosyal ve kültürel konular da bu türün işlediği konular arasında yer almaktadır. Ferdi Tayfur filmlerinde bazı konular ve durumlar kendisini sık bir şekilde tekrar etmektedir. Aşk acısı ve imkânsız aşk gibi konular Tayfur’un filmlerinde yoğun olarak işlenmektedir. Buradan hareketle toplumsal sınıf farklılıkları veya ekonomik düzey farklılıkları, çeşitli engeller veya engellemeler ile birbirine kavuşamayan insanlar bu filmlerde işlenen hikâyelerin dinamiğini oluşturmaktadır. 

Aşk kavramı ve bu kavramın insanda bulduğu karşılık, arabesk filmlerde sadece romantize edilmiş bir duygu durumundan çok daha fazlasını ifade etmektedir. Filmlerde seyirciye sunulan karakterlerin verdiği hayat kavgası, bu karakterlerin yaşadığı acıların ve hayata karşı beslediği umutların bir sembolü haline gelir. Dönemin sosyal gerçekliği de göz önünde bulundurulduğunda bu tür filmlerde kaynağı ailevi problemler de arabesk türünün genellikle kullandığı konular arasında olduğu ifade edilebilir. Dönemin diğer filmlerinde olduğu gibi kırsal bölgelerden kentlere göç edilmesi ve sonrasında ortaya çıkan yabancılaşma sorunu, özellikle 1970'ler ve 1980'lerin Türkiye'sinin toplumsal problemlerinden birisidir. Bu durum Ferdi Tayfur filmlerinde de sıklıkla işlenmiştir. Filmlerde, zengin ve güçlü olanların yoksulları sömürmesi ve adaletsizlik gibi konular da yer almaktadır. Bu konular genellikle köylerde ağalık pozisyonunda bulunan toprak sahipleri ile o topraklarda tarım işçisi olarak çalışan insanlar arasında görülmektedir.

Sanatçının oynadığı filmlerde göz ardı edilmemesi gereken bir başka nokta ise kadercilik anlayışıdır. Kadercilik anlayışı, arabesk filmlerin temel felsefi dayanaklarından birini oluşturmaktadır. Bu tür filmlerde kurgulanan karakterler çoğunlukla verdikleri yaşam mücadelesinde, karşılarına çıkan durum ve olaylara kadercilik anlayışı ile boyun eğmek zorunda kalmaktadır. Fakat yine de umutsuz değildirler ve içlerinde her zaman daha iyisi için bir umut taşımaktadırlar. Filmlerde başvurulan ve filmlerin felsefi temelini oluşturan kaderci yaklaşım, Ferdi Tayfur şarkılarının birçoğunun temelini oluşturmaktadır.

Ferdi Tayfur Filmlerinde Anlatı Unsurları ve Üslup

Ferdi Tayfur filmlerinin anlatı unsurları ve üslubu, aynı dönem çekilmiş diğer popüler filmlerde benimsenen anlatı özelliklerine ve üslubuna benzerlikler göstermektedir. Bu özelliklerden bazıları şu şekilde ifade edilebilir. Genellikle doğrudan bir anlatım söz konusudur. Sade ve anlaşılır bir dil kullanılmaktadır. Karakteri merkeze alan, olayların ve durumların karakter etrafında şekillendiği bir anlatım benimsenmektedir. Filmlerde benimsenen bu anlatım karakterlerin birbiri ve çevresi ile yaşadığı çatışmalara, karakterlerin iç dünyalarına ve birbirleri ile ilişkilerine odaklanmaktadır.

Arabesk türündeki filmlerde mekân kullanımı, karakterlerin sosyal ve ekonomik durumlarını ifade edecek şekilde seçilir. Gecekondu mahalleleri, çamurlu yollar, işsizlerin bir arada bulunduğu kahvehaneler, pavyonlar, meyhaneler, fabrikalar ve etrafında kümelenen işçi semtleri, bu filmlerde dönemin toplumsal gerçekliğini beyaz perdeye aktarırken birer anlatı unsuru olarak kullanılmaktadır. Söz konusu bu mekânlar, filmlerin sinematografik düzlemini oluşturmakla kalmaz, aynı zamanda bu filmlerde seyirciye sunulan karakterlerin yaşam koşullarını, sosyal çevrelerini, birbirleri ile ilişkilerini ve duygusal durumlarını da yansıtmaktadır.

Arabesk türündeki filmlerde sergilenen oyunculuklar, bu türün gerektirdiği duygusal yansıtmaları ve abartılı sayılabilecek jestleri, tavırları içermektedir. Ferdi Tayfur'un kendi oyunculuk tarzı ise, çoğunlukla daha içe dönük, depresif duygu durumunda ve ama kontrollü bir ifadeye sahiptir. İfade edilen bu durum, onun müzikal kariyerindeki duygusal yoğunluğuyla örtüşerek, sinema kariyerindeki bütünlüğü sağlamıştır. Ferdi Tayfur'un oyunculuğu, birçok şarkısındaki melankolik ve hüzünlü duygu alanını beyaz perdeye taşıyarak, oynadığı film karakterlerine inandırıcılık kazandırmıştır.

Ferdi Tayfur Filmlerinin Halkta Karşılığı

Ferdi Tayfur'un sinemadaki varlığı, çeşitli çevrelerce farklı ve hatta zıt yankılar oluşturmuştur. Sinema eleştirmenlerinin birçoğu Ferdi Tayfur’un oynadığı filmleri “halk sineması” kategorisinde yer alan bu filmleri, sinematografik açıdan yeterli olmamakla, çeşitli klişelere sıkça başvurmakla, hem senaryo ve hem de yönetmenlik açısından vasat olmakla eleştirmiştir. Sözü edilen bu çevreler tarafından Ferdi Tayfur filmlerini ekonomik kaygılarla çekilmiş, sanatsal değeri düşük olan filmler olarak değerlendirilmiştir. Fakat Ferdi Tayfur’un halktaki karşılığı çok başka ve çok büyük olmuştur. Ferdi Tayfur filmleri halk nazarında çok büyük bir ilgi görmüş ve büyük ticari başarılar kazanmıştır. 1970'ler ve 1980'lerde Ferdi Tayfur'un başrolünde olduğu bu filmler, sinema salonlarını doldurmuş, seyirci rekorları kırmıştır.

Bu başarıda, Ferdi Tayfur'un müzikal kimliğinin, hayat hikâyesi ile filmleri arasındaki görülen benzerliklerin büyük bir etkisi vardır. Filmlerinde işlenen konuların toplumun realitesi ile örtüşmesinin de bir başka etken olduğu ifade edilebilir. Ferdi Tayfur'un şarkıları ve filmleri, özellikle arabesk müzik dinleyicisi olan alt ve orta gelir sahibi insanlar tarafından ilgiyle karşılanmıştır. Seyirci, Ferdi Tayfur filmlerinde kendi yaşamlarından çeşitli izler görmektedir. Hissettiği sevinçlerini, acılarını ve umutlarını bu filmlerle özdeşleştirmiştir. Filmlerde yer alan karakterlerle aralarında bağ kurmuş ve filmlerde işlenen olayları ve durumları kendi gerçeklikleriyle bağdaştırmıştır. Bu duygusal bağın Ferdi Tayfur filmlerinin popüler kültürde bir fenomen haline gelmesine yol açtığı ifade edilebilir. Ferdi Tayfur’un göz ardı edilmemesi gereken bir başka özelliği ise o sadece bir müzisyen veya bir aktör değildir. Aynı zamanda toplumun önemli bir bölümünün duygu dünyasının temsilcisi olarak da kabul görmüştür. Ferdi Tayfur filmleri bu bağlamda değerlendirildiğinde günümüzde bile televizyonlarda sıklıkla yayınlanmakta, YouTube gibi platformlarda izlenmekte ve popüler kültürde bir özne olarak referans alınmakta olduğuna şaşırmamak gerekir.

Sonuç Yerine

Ferdi Tayfur, Türk sinemasında şahsına münhasır bir yere sahiptir. Kendine özgü ve kalıcı bir yer edinmiştir. Onun sinemada söz edilen bu varlığı, müzikal kimliğiyle sinema filmleri arasındaki etkileşimin bir sonucudur. Arabesk türünün önemli bir temsilcisi olarak, filmleriyle toplumun önemli bir bölümüne ulaşmış, dönemin sosyal ve duygusal gerçekliğini aktarmıştır.  Ferdi Tayfur'un Türk sinemasındaki etkisi, sadece kendi filmleriyle dar bir alanda sınırlı kalmamıştır. Bununla birlikte arabesk türünün kendinden sonra gelenlerin seyrini de etkilemiştir. Ferdi Tayfur’un sinemadaki bu başarısı ile birçok arabesk şarkıcı sinemaya adım atmıştır. Benzer konuları ve anlatımı-üslubu temele alarak birçok film çekilmiştir. Bu nedenle, Ferdi Tayfur Türk sinemasında sadece bir müzisyen-aktör olarak anılmamıştır. Aynı zamanda sinemada arabesk türüne özgü bir alan oluşturan ve bu alanı kendinden sonrakilere miras bırakan bir sanatçı olarak da değerlendirilmelidir.

Bu vesile ile 2 Ocak 2025 tarihinde vefatını üzüntü ile öğrendiğim değerli sanatçımız Ferdi Tayfur’a Allah’tan rahmet, sevenlerine baş sağlığı diliyorum.

Eyüp Aktuğ
Serazat Edebiyat, Sayı 9
Paylaş:  

0 Yorum:

Yorum Gönder

Bloguma ziyaretiniz için teşekkür ederim. Bu içeriği beğendiyseniz paylaşabilir, yorum yaparak katkıda bulunabilirsiniz. Yeniden görüşmek ümidiyle...