İran Sineması etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İran Sineması etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Mayıs 2022

, , ,

Güneşin Çocukları Filmine Dair

Güneşin Çocukları filminden bir sahne

Mecid Mecidi, İran sinemasında ilgiyle takip ettiğim yönetmenlerden birisidir. Yedi yıl önce yine buradan sizlerle paylaştığım "Bu Bizim Hüznümüz: İran Sineması" (19 Mart 2015) başlıklı yazımda beğendiğim filmlerden söz etmiştim. İran, o yıllarımda sinemasını sıkı şekilde takip ettiğim bir ülke olmuştu. Bunun başlıca sebepleri arasında Mecid Mecidi'nin sinema anlayışı ve filmlerinde kullandığı hâl dili tekniği yer almaktaydı. Durum Raporu /onbir'de ise Güneşin Çocukları filmini izlediğimi ifade edip, yazının kısa bir paragrafını filme ayırmıştım. Şimdi ise filme dair düşüncelerimi, etkilendiğim noktaları, eleştirilerimi müstakil bir yazıyla paylaşmak istiyorum.

19 Mart 2015

, , , , , , , , , , ,

Bu Bizim Hüznümüz: İran Sineması

Baran filminden bir sahne

Geçtiğimiz yüzyılın büyük icatlarından birisi olan ve kimi insanların hareketli fotoğraf makinesi olarak tanımladığı kamera, 1930’lu yıllarda İran ile tanıştı. Haliyle İran sinemasının tarihçesi de 1930’lardan itibaren kayıt altına alındı. İran’ın etnik mozaiğine baktığımız zaman kozmopolit bir yapıda olduğunu göreceğiz. Nüfusunu Fars, Türkmen, Kürt, Arap ve diğer etnik unsurlar oluşturuyor. Bu sebeple batılıların Ortadoğu penceresi ile baktıkları coğrafyanın en güzel prototiplerinden biridir. İran’da ilk sinema salonu 20. yüzyılın hemen başlangıcında, Tahran’da açılmış olmasına rağmen İran’ın özgün sinemasını oluşturması için çeyrek asırlık bir zaman dilimine ihtiyacı vardı.