Serazat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Serazat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Nikolay Gogol'un Petersburg Hikâyelerindeki Karakterlerin Asabî Tutumlarının Kaynağı

Nikolay Gogol ve Petersurg Öyküleri kitabı
Yalnızlık diye bir şey yoktur. Yalnızlık senin yokluğundur.
Nikolay Gogol
Hepimiz Gogol'un Palto'sundan çıktık.
Fyodor Dostoyevski

Nikolay Gogol, Palto isimli hikâyesini 1842 yılında yayınladığında dönemin edebiyat çevrelerinin yoğun ilgisini çekmişti. Bir edebiyat olayı olarak nitelenen söz konusu hikâye Gogol'un olgunluk dönemi verimlerinin başında gelmektedir. Rus roman yazarı Fyodor Dostoyevski'nin "Hepimiz Gogol'un Palto'sundan çıktık." olarak nitelediği hikâye, 19. yüzyıl Rus Edebiyatı'nı özetlerken Gogol'un edebi kimliğine de ışık tutmaktadır. Aleksandr Puşkin'in başlatmış olduğu "Küçük İnsan Teması" üzerine birçok hikâye yazan Gogol'un şu dört hikâyesi üzerine konuşmak istiyorum. 1. Neva Bulvarı. 2. Burun. 3. Portre. 4. Palto. Gogol'un bu dört hikâyesinden hareketle metinleri çeşitli boyutlarıyla inceleyeceğim. Bu metinlerde işlenen karakter çatışmaları, toplumsal normlar, etik değerler, insan - insan ve insan - sistem ilişkileri, karakterlerin eşya ve hadiselere karşı tutumu ve yazarın ulaşmak istediği sonuç incelememin özünü oluşturacaktır.

Share:

Serazat Edebiyat'ın 4. Sayısından Mısra Seçkisi

denizden hemen sonraki bozkır
ve ta bozkır
düşmüş gibidir hiç durmadan
ağzından
ağzın susuzluğumu eyler

Osman Hasdemir, Maseinaor III

Her şeyden az, hiçbir şeyden tam değildir içim
Fakat gülen yüzüm de vardır ki
-Her hayırda şer olma ihtimalinden midir-
Biraz evhama gebedir

Orhan Batuhan Akgül, Persona Non Grata

şimdi kim ölüyorsa dünyanın bir yerinde
sebepsiz ölüyorsa dünyanın bir yerinde
bana bakıyordur.

Deniz Schwarzwald, Ciddi Saat (çeviri)

Share:

Serazat Edebiyat'ın 4. Sayısı Çıktı

Serazat, Sayı 4
Serazat Edebiyat, Sayı 4

İkinci yılına giren Serazat Edebiyat'ın 4. sayısı Nisan 2023'te çıktı. Şiir, öykü, inceleme ve söyleşi olmak üzere dört bölümden müteşekkil olan Serazat'ın bu sayısı Atilla Duman'ın "Bir Rüya İçin Ağıt" başlıklı öyküsü ile başlıyor. Atilla Duman, Mete Almalı, Tuğçe Öcal, Şaidin Büyükbayram ve Ubeydullah Öz bu sayıda öykü bölümünde okuduğumuz yazarlar arasında.

Share:

Korkusuz Korkak ve Ikiru Filmlerinde Ölüm ve Hayatın Anlamı Üzerine Psikolojik Bir İnceleme

Ikiru ve Korkusuz Korkak filmlerinin afişleri

Sinema ortaya çıktığından günümüze değin insanlar için anlama, anlatma ve anlamlandırma sürecinde önemli bir araç olmuştur. Sinemanın ortaya çıkış koşulları göz önüne alındığında maddi anlamda gelir getiren bir alan olmasıyla birlikte merkezinde insanı bulunduran pek çok konuda işlevsel olarak kullanılmıştır. Her sanat dalı gibi sinema da ortaya çıktığı toplumdan beslenir, toplumların değişim ve dönüşüm süreçleri tıpkı bir ayna gibi beyaz perdede kendisine yer bulur. Türk sineması özelinde sinemanın kısa tarihi incelendiğinde çeşitli dönemler ile karşılaşılmaktadır. Türk sinemasında ilk filmlerin çekildiği dönemde kameranın önünde tiyatro sanatçıları görülmektedir. Bu durum bir süre devam etmiştir. Sinemanın müstakil bir sanat olarak gelişimini sürdürmeye devam etmesi ve tiyatro geleneğinden uzaklaşması 1960’lara kadar sürmektedir. Sinema, yaşanan teknolojik gelişmelere paralel olarak gelişimine devam etmiştir. Diğer sanat dallarında olduğu gibi sinema da kendi içinde türleşmeye başlamıştır. Bu türlerden birisi de “güldürü” türüdür. Komedi kelimesi ile de ifade edilen güldürü türünde insanların, durumların ve olayların çeşitli tarafları ele alınmaktadır. Bu anlamda olması gereken bir durumun aslında hiçte beklenmedik bir şekilde olmaması gerektiği gibi sonuçlanması veya olmaması gereken bir durumun şaşırtıcı bir şekilde olması gerektiği gibi sonuçlanması çoğu kez güldürülerin zeminini oluşturmaktadır. Bu bakımdan sinema kurgusunda yer alan olaylarda bu geçişler izleyici için bir gülünçlük ortaya çıkarmaktadır.

Share:

Serazat Edebiyat'ın 3. Sayısından Mısra Seçkisi

Bakarsın diye
Binlerce dikenleri göğsüme batırdım
Gülle donattım çehremi
ve her sabah
Yeniden
Bir damlaya kanarken
Sana yıkandım

Ahmet Alataş, San'a Göç

Çünkü kalbim gebe bırakır kelimelerimi
Onlar ki soğumazlar
Heybemde kendi ateşimi taşıyorum

Mücahit Mehmet Musuloğlu, Çamurlandıysam Elbet Yıkanmışımdır

-biz yüzyıllarca ölü
ölünce artık uzamayan tırnaklarımız sakallarımız
son bir fotoğrafıdır
dönüşüp durduğumuz şeylerin

Osman Hasdemir, Devam Eden Son

Share:

Serazat Edebiyat'ın 3. Sayısı Çıktı

Serazat Edebiyat, Sayı 3

İki aylık yayın periyodu ile okuruna ulaşan Serazat Edebiyat'ın Kasım - Aralık 2022 tarihli 3. sayısı çıktı. Şiir, öykü, deneme, inceleme, söyleşi ve filiz olmak üzere altı bölümden müteşekkil olan Serazat'ın bu sayısı Ubeydullah Öz'ün "Gelin Ayşe" başlıklı öyküsü ile başlıyor. Ubeydullah Öz, Mercan Alper, Aleyna Uçar, Mete Almalı, Tuğçe Öcal, Ahmet Alataş ve Şaidin Büyükbayram bu sayıda öykü bölümünde okuduğumuz yazarlar arasında.

Share:

Franz Woyzeck ve Rodion Romanoviç Raskolnikov Karakterlerinin Anti-Kahraman İmajları Üzerine Bir Değerlendirme

"Woyzeck" ve "Suç ve Ceza" kitapları

Georg Büchner, modern Alman tiyatrosunun çok şey borçlu olduğu bir oyun yazarı. Büchner, iktidar, güç ve birey arasındaki ilişkiyi aydınlanma düşüncesi bağlamında Woyzeck oyununda ele almıştır. 19. yüzyılda romantizm ve idealizmin etkilerinin yoğun olarak hissedildiği Almanya’da modern insanın problemlerini çarpıcı bir dille eserine aktaran Büchner’in kurgusal evreninde modern insan “şey ve özne” arasında bir yerdedir. Bu dönemde aydınlanma düşüncesi ile materyalizm ve pozitivizm yükselmiş, insan zincire vurulmuş olsa bile fikirleriyle hür kalabildiği anlaşılmıştır. Fakat Büchner eserlerinde insanın hür iradesinin elinden alındığını ifade etmektedir. Bu doğrultuda Woyzeck oyununu değerli kılan, onu Alman romantizminin ve idealizminin dışında değerlendirmemizi sağlayan belki de en önemli unsur insanı tüm çıplaklığıyla ortaya koymaya çalışmasıdır. Şara Sayın “Devrimci Dram Yazarı Georg Büchner s. 121” kitabında yazarın bu yönünü şu cümlelerle ifade etmektedir. “Zincire vurulmuş olsa bile hürdür insan diyen Schiller’in aksine, Büchner insanı fatalizmin ve determinizmin esiri olarak görür. İpleri bilinmeyen güçlerin elinde birer kukla olan Büchner’in insanlarının ‘Ben’leri, kişilikleri yoktur.” Şara Sayın’ın ifadelerinden de anlaşılacağı üzere Büchner’in yazın dünyasında ‘ben’ler, kişilikler ve ‘kurtarıcı’ kahramanlar yerine ‘karşı-kahraman’ diğer bir deyişle ‘anti-kahraman’ insanlar yer almaktadır. Woyzeck’in başkarakteri olan Franz Woyzeck, bu anlamda edebiyatta anti-kahraman imaja örnek teşkil eden ilk karakterlerden birisidir. 

Share:

Serazat Edebiyat'ın 2. Sayısından Mısra Seçkisi

kaygılar çağrılmadan yaprak sırtlarına
yaşamın tarif edilmiş yolları
ve bilinçsiz ışıklarından
uçlanıyor tanıklığa

Osman Hasdemir, /weather rain

Cumartesi akşamları geceyi tütün çarşaflarına sarıp
Dikenli teller arasında kanayan
Bir savaş atı gibi soluduğumuz dostlarımla
Sonra üfürdüğümüz yelkenleri şişiren ıslak rüzgârlar gibi
...
Borazanlar ötüyor durmadan yeraltı duraklarında
Nöbet hiç bitmiyor anlayacağın
Kışı ve baharı o yakıcı sanrılarla geçiriyoruz balkonlarda

Mücahit Mehmet Musuloğlu, Tatar Çölü

elektronik postayla cv gönderdim sana
spam kutuna düşmüş olabilir
ekrana elli milimlik tendre jasmin
şişesinden sıktım
kokusu geliyor mu
entır

Emre Gül, Entır

Share:

Serazat Edebiyat'ın 2. Sayısı Çıktı

Serazat Edebiyat, Sayı 2

İki aylık yayın periyodu ile okuruna ulaşan Serazat Edebiyat'ın Eylül - Ekim 2022 tarihli 2. sayısı çıktı. Şiir, öykü, inceleme ve filiz olmak üzere dört bölümden müteşekkil olan Serazat'ın bu sayısı Mete Almalı'nın "Çavuş" başlıklı öyküsü ile başlıyor. Mete Almalı, Hüseyin Safa Ak, Ahmet Alataş, Öznur Yıldız, Ubeydullah Öz, Tuğçe Öcal, Şaidin Büyükbayram ve Kevser Özdamar bu sayıda öykü bölümünde okuduğumuz yazarlar arasında.

Share:

İsmet Özel’in “Esenlik Bildirisi” Şiirinden Hareketle Byung Chul Han’ın “Palyatif Toplum Günümüzde Acı” Kitabı Üzerine Bir Değerlendirme

Erbain ve Palyatif Toplum Günümüzde Acı kitapları

Toplum ve toplumu oluşturan parçalar üzerine yapılan çalışmalar incelendiğinde toplumların gelişmiş, gelişmekte ve gelişmemiş olarak sınıflandığı görülebilir. İnsanlık tarihi göz önüne alındığında yönetim şekillerinden, insan ilişkilerine, sanat anlayışlarından, etik değerlere kadar pek çok alanda ekonomik faaliyetlerin etkisi gözlenmiştir. Toplum yaşamında önemli yere sahip olan bu unsurlar üretim ve tüketim dengesine göre şekillenmektedir. Bu durumu neden – sonuç ilişkisi içerisinde değerlendirebilmek ve örnekleyebilmek adına “Sanayi Devrimi” ve sonrasında yaşananlar incelenebilir. 18. yüzyılda, İngiltere’de kendisini gerçekleştiren “Sanayi Devrimi” ile yeni bir döneme geçilmiş oldu. Sözü edilen bu dönemde el sanatlarının ve küçük atölyelerin yerini seri üretim ve büyük fabrikalar aldı. Yine bu dönemde kırsal bölgelerde yaşayan insanlar şehirlere göç etmeye başladı. Böylece tarıma dayalı ekonomik düzen değişti. İşçi sınıfı gibi yeni toplumsal sınıflar ortaya çıkmaya başladı. Günümüz dünyasında insanı ve toplumu yorumlayış biçimi böylece şekillenmiş oldu. 

Share:

Serazat Edebiyat'ın 1. Sayısından Mısra Seçkisi

deniz ağaçları bilinselerdi evlerde
balkonlarda pencere kenarlarında
akvaryumla birlikte neleri anımsatır onlara
bir mezar daha ne ister denizden
bir hayat kadar ölü kalınsa yeter

Osman Hasdemir, Çekilirken

Ağaç köklerine yaydığım yumuşak otların
Savaş artığı uykularına uzanırken
Başımı siyaha yani
Aşkımın dizlerine koyar gibi yaslarım

Mücahit Mehmet Musuloğlu, Sarı Humma

Uyandığımda üşüyorum yüzüm boş meydan
Dünyada senden uzak olmak da varmış
Nefesinin sonu şiirdir, peşine düşsem

Bir şiirin içinde yaşarsın, bir rüzgârın dışında
Bir damlacık göğsüne bir deniz sığmış

Rıdvan Yıldız, Gereği Düşürüldü

Share:

Serazat Edebiyat'ın 1. Sayısı Çıktı

Serazat Edebiyat, Sayı 1

İki aylık yayın periyodu ile okuruna ulaşan Serazat Edebiyat'ın Temmuz-Ağustos 2022 tarihli 1. sayısı çıktı. Şiir, öykü ve inceleme olmak üzere üç bölümden müteşekkil olan Serazat'ın bu sayısı Hüseyn Kaya'nın "Sela" başlıklı öyküsü ile başlıyor. Hüseyn Kaya, Mete Almalı, Ahmet Alataş, Ubeydullah Öz, Şaidin Büyükbayram ve Deniz Schwarzwald bu sayıda öykü bölümünde okuduğumuz yazarlar arasında.

Share: