Bir toplumun maddi ve manevi hayatına ait varlıkların bütünü uygarlık olarak ifade edilebilir. Toplumlar uygarlıklarını ortaya çıkarırken üç cephesiyle uygarlığa şekil verir. Topluma ait iktisadi yapı, topluma ait kültürel ögeler ve toplumun inanç yapısı uygarlığı -diğer bir ifade ile medeniyeti- şekillendirir. Büyük toplumlar büyük uygarlıkları meydana getirmiştir. Toplumların geçmişini tarihsel ve sosyolojik bir bakış açısı ile irdelediğimiz zaman görülecektir ki, bir toplum maddi ve manevi kimliğini koruyabildiği ve sürdürebildiği ölçüde uygarlığını oluşturabilmiştir. Bu bağlamda biz Türklerin iktisadi yapısı, sahip olduğu kültürel mirası ve inancı ortaya koyduğumuz uygarlığın şekillenmesinde etkili olmuştur. Bugüne değin elde edilen bilgi birikimi bütün milletlerin ortak katkısı ile elde edilmiştir. Orta Asya, Avrasya, Uzak Asya, Avrupa, Afrika, Amerika ve Avustralya milletlerinin tecrübeleri sonucunda fen ve teknik bugünkü konumuna erişmiştir. Savaşlar, ticari faaliyetler, coğrafi keşifler, değişen iktisadi yapı ve çeşitli icatlar ile bilginin taşınması, yayılımı hız kazanmıştır. Milletlerin birbirini etkilemesi de böyle olmuştur. Bilgiye sahip olmak güçlü olmak demektir. Bunun farkında olan toplumlar kütüphanelerinin sayısını artırmış ve bilim insanlarına uygun çalışma ortamları hazırlamışlardır.
14 Nisan 2022
10 Nisan 2022
Aşkar Dergisi’nin 62. Sayısından Mısra Seçkisi
Yeni bir oturum açtım nehirde iki defaTemiz bir sayfaya inanmayı ne çok istedim....Bir yaz günüydü hani kokulardan bir hatıra...Geçmişin kokusunu derinden soludum daNefesimin yetmediğini bir türlü öğretemedimYaşamak dediğiniz uzun bir gelecekti haniİnkisar, Hüseyin Karacalar
karanfil sokak karanfil kokmuyor ve menekşe sokak menekşebu iklimlere bir şey oldu dostun önünde buluşmuyor mu kimse...işte buralarından geçtim ben şehrin çiçek adlarınısonra işte sen geldin....ankara her dönemin gençliğibakmayın memur sandıklarına bakmayın grikimsenin beğenmediği kimsenin vazgeçemediğiAnkaralı Şiir, Özgür Ballı
Durum Raporu /on
Bugün Ramazan ayının yedinci gününü yaşıyoruz. Bu yıl Ramazan ayı benim için geçen yıla nazaran daha rahat geçiyor. Geçen yıl bu zamanlar çok uzak bir yerde çalıştığım için Ramazan ayında, uzun süren oruç süresine karşı daha fazla zorlanmıştım. Fakat bu yıl daha rahatım. Şu sıra havalarda kararsız bir ısıtıp bir üşütüyor. Telefondaki hava durumu uygulamasına göre Nisan yağmurları yakında başlayacak. Hatta uygulamaya göre dün de yağmurlu görünüyordu üstelik gök gürültülü. Fakat gece yarısına doğru çok az yağdı. Bu yüzden, havaların dengesiz olması sebebiyle iftarımızı piknik yaparak gerçekleştirme fikrini bir süre erteledik.
Geçen yıl, iki yetişkin kamp sandalyesi ile orta boy katlanabilir kamp masası almıştım. Arabanın bagajında bulunduruyor, yaz günleri kır gezilerine çıktığımız zaman manzaralı bir yer bulunca hemen sandalyeleri ve masayı kuruyorduk. Piknik sepetimizde de bir şeyler varsa manzaranın daha tatlı bir hal alıyordu. Bir de arabanın CD çalarında hareketli karışık türkülerden bir potpori varsa değmeyin keyfimize. Geçen yıl ki pikniklerimizi, manzaraya karşı içtiğimiz çayları özledim doğrusu. Bunun için yaz mevsiminin gelmesi için sabırsızlanıyorum.
7 Nisan 2022
Aşkar Dergisi'nin 62. Sayısı Çıktı
Aşkar 62 |
Derginin öykü bölümünde ise bizi dört öykü karşılıyor. Hamza Eren Sarıçam, Mehmet Başak, Mustafa Bilgücü ve Soner Aydın öykü bölümüne katkıda bulunan isimler. Derginin her sayısında okumaya alışık olduğumuz Özgür Ballı’nın Bence’si bu sayıda Taarruzname bölümünü başlatan yazı olmuş. Ümit Çiçekli'nin ve Çağrı Subaşı'nın şiir üzerine konuşmalarına şahitlik ettiğimiz 10 Pasaj 1 Baraj'da ise 61. sayıda okuruna ulaşan Tohumun Toprakla Savaşı: Bir Büyük Kırmızı serlevhalı yazının ikinci kısmı neşredilmiş.
6 Nisan 2022
Lenovo P2'de LineageOS ve GApps Kurulumu
LineageOS logosu |
2 Nisan 2022
Ramazan Geldi Ramazan
Mübarek Ramazan ayınızı tebrik eder, maddi ve manevi dünyanızda hayırlara vesile olmasını, baharın gelişiyle çiçeklenen tabiat gibi Ramazan ile birlikte gönül bahçemizin de çiçeklenmesini dilerim.
— Eyüp (@EyupAktug) 1 Nisan 2022
30 Mart 2022
Gelin, Düğün ve Diyet Üzerine
Gelin, Düğün ve Diyet filmlerinin afişleri |
Türkiye'de köyden kente göç 1950'li yıllarda başlamış ve özellikle başta İstanbul olmak üzere Ankara, İzmir ve Adana gibi büyük şehirlerin nüfusu artmaya başlamıştır. Köyden kente yapılan göçler özellikle İstanbul özelinde değerlendirildiğinde büyük şehirlerin Anadolu'nun bir çok bölgesinden göç aldığı gözlenmektedir. Göçler neticesinde artan nüfus ile birlikte İstanbul'da yeni sorunlar, durumlar ve çözülmeyi bekleyen problemler doğmuştur. Türk sinemasında 1960'lı yılların sonu ve 1970'li yılların başı toplumsal gerçekçiliğin yükseldiği bir dönem olmuştur. Bu dönemde Lütfi Ömer Akad, Halit Refiğ Metin Erksan, Yılmaz Güney gibi yönetmenler dönemin sosyal ve kültürel yapısını ifade eden filmlerle izleyicisiyle buluşmuşlardır.