2 Mayıs 2024

, , , ,

Mustafa Melih Erdoğan'ın "Hediyelerin Sahipleri" Şiirinde Nesnel Bağlılaşım

Mustafa Melih Erdoğan ve Bir Büyük Kırmızı kitabı

Aşkar Dergisi’nde 28. Sayıdan 68. sayıya kadar, on yılı aşkın bir süredir Genel Yayın Yönetmenliği'ni yürüten Mustafa Melih Erdoğan’ın şiirleri şimdiye değin iki kitapta bir araya geldi. Hangi Anahtar şairin ilk şiir kitabıdır. Şair, 2016 yılında yayınladığı Hangi Anahtar ile modern Türk şiiri adına birikimlerini, tecrübelerini kitaplaştırarak okuruna bir ilk kitap sunmuştu. Erdoğan’ın ikinci şiir kitabı ise Bir Büyük Kırmızı. 2021 yılında yayınlanan ve 48 sayfadan müteşekkil olan kitap “Hediyelerin Sahipleri” başlıklı şiir ile kapılarını okura açıyor. Şairin Hediyelerin Sahipleri başlıklı şiiri aynı zamanda Aşkar Dergisi’nin Ocak – Şubat – Mart 2020 tarihli 53 sayısında yayınlandı. Şiirlerinde özgül ve özgün bir tavır ortaya koyan Erdoğan şiir üzerine düşüncelerini aktardığı bir söyleşisinde şu ifade yer almaktadır. "Şiir bizim için bir mesûliyet meselesidir." 

Erdoğan'ın "Hediyelerin Sahipleri" başlıklı şiiri şairin de ifade ettiği üzere, bir gerçeğe temas ediyor ve bu teması bir mesûliyetin gereği olarak kabul ediyor. Edebiyatın temas ettiği her ne varsa doğrudan veya dolaylı olarak onun etki alanı içindedir. Bu bağlamda şiirin temas ettiği her şey onun coşkunluğundan etkilenir. Şiirin coşkunluğu içerisinde şair nesne, duygu ve zihin arasında bir ilişki kurmaktadır. Şairin kurduğu bu ilişkide karşılığını bulan duygular bir düşünce ile birleşir. Soyut olan durumlar ve duygular şairin ve okurun zihninde somut bir karşılığa ulaşmaktadır. Bu durum "nesnel karşılık" olarak ifade edilmektedir. Şair şiirini ortaya çıkarırken okuruna ulaştırmak istediği duyguları çeşitli görüntülerin içinde sunmuştur. Bu görüntüler şairin ifade ettiği ile ifade etmek istediği arasında durmaktadır. Mustafa Melih Erdoğan'ın şiirinde bazen yerinden edilmiş bazen ise anlatmak istenilene zorlanmış bir dil kendisini göstermektedir. Şair, bu dili kullanarak şiirini ortaya çıkarırken "nesnel bağlılaşım" formulasyonundan da istifade etmektedir. Nesnel bağlılaşımı kullanarak şiirin eşya ve tabiatla olan bağlarını okura sunmaya çalışıyor.

Nesnel bağlılaşımı imgeye benzetebiliriz. Fakat nesnel bağlılaşım daha kapsayıcı bir alanı ifade etmektedir. İmge ve metafor nesnel bağlılaşım çatısı altında değerlendirilebilir. Şair bu yöntem ile okurunda uyandırmak istediği coşkuyu, duyguyu ve duyumu somut bir zemine oturtmaya gayret etmiştir. 

o adam tanrısını bir tarlayla takas etmese
o tarla senin ve benim gözlerimle sürülmese
yeniden ve yeniden inanmak, nasıl ve kime

Tanrı, tarla ve takas kelimeleri bir zıtlığı ifade etmek için kullanılmaktadır. Şiirin bütünün de modern dünyanın ve insanın problemlerini çeşitli nesneler, kavramlar ve durumlar yolu ile anlatıldığı görülmektedir. Erdoğan, şiiriyle duyumsadığı ve üzerinde düşündüğü özü okuruna aktarma çabası içindedir.

seni neye inandırmak gerekecek
otelin tunç yüksek duvarlarına mı
üstünde yeniden şehirler kurduğum koltuğa mı

Şiirin bu bölümünde kullanılan duvar ve koltuk kelimeleri, şairin nesnelerden yeni anlamlar ve hikâyeler çıkarma çabasını göstermektedir. Yukarıdaki dizeler göz önüne alındığında şiirde soyut bir düşüncenin nesnel bağlılaşım yöntemi kullanılarak nesneler ile ilişkilendirildiği görülecektir. Sözü edilen nesneler ile kurulan bu ilişki şiirin ilerleyen mısralarında da devam etmektedir.

o koltukta senin kaleni açmaza bırakmıştım
oysa her kırılıp dökülene benim de diyeceklerim var
kalen imkânsızın ayrılmaz iki yakasında
anonslar, kahve telveleri, arnavut kaldırımın üstüne dökülen portakal
önünden göğe sarkarak geçtiğim ve hep geçmek istediğim banka
martılar, kargalar, serçeler ve kumru
bana ve ada vapurunun çalkantısına doğru uzanan dakikalar

Erdoğan şiirinde aktarmak istediği duygu ve düşünceyi pekiştirmek için sayıp dökmeden de faydalanmaktadır. Böylece okuruna ulaşmak üzere şairde olgunlaşan duygu ve düşünceler yukarıdaki mısralarda olduğu gibi filmsel imge yolu ile anlatılmıştır. Bu bağlamda nesnel bağlılaşım formülü kullanılarak filmsel imgeye yaklaşılmıştır. Öyle ki yukarıdaki mısralarda okurun zihninde oluşturulmaya çalışılan fotoğraf, bu fotoğraftan devşirilecek anlam ve hikâye şiirin sinematografik imgelem yönünü ortaya koymaktadır.

Şiirin dikkat çeken bir başka yönü ise "şimşek, rüzgar, kuş ve koşucu" kelimelerinin şiir içinde çeşitli bölümlerde çoğul anlamlarda kullanılmasıdır. Çeşitli duyguların ve düşüncelerin cisimleştiği, cisimleşen durumların ve olayların soyut anlamlara sürüklendiği bu türlü şiirlerde nesnel bağlılaşımı kullanım amaçları arasında okura sezdirme ve okurda anlamlandırma da bulunmaktadır.

her şey büyük bir kırmızının içinde kayboldu
terli, tozlu, alaçık
yanlış bir kapıyı çalan herkes
yanılan ve bundan mutlu olan herkes
ayakuçlarıyla çizgilerden sıyrılan herkes
döner kapılardan korkan herkes
her şeyi ölçüsüz kılan o herkes
hiçbir armağanla teskin olmayan herkes

Şiirde yer alan bu mısralar arasında kitabın isminde de kendisine yer bulan "kırmızı" kelimesi dikkat çekicidir. Şair pek çok duyguyu, düşünceyi ve görüntüyü belleğinde biriktirmekte ve bütün bunların birlikteliği "kırmızı" imgesi üzerinde belirginleşmektedir. Böylece sözcükleri kullanarak ulaşılan sonuç karşımıza bir fotoğraf çıkarır.

her şey yalgun bir kırmızının üstünde yeniden varoldu
terli, suskun, asude  
duran ve kendinde durulan herkes
solan ve terbiyeyle soluklanan herkes
on dört kere kutlu bir başlangıcı selamlayan herkes
nasıl olsa övgüler bitecek ve soğuk ışıklar kalacak
yine o herkes

Varlık ve yokluk kavramlarının "kırmızı" imgesi üzerinde yorumlandığı bu mısralar bireyin çevresiyle temasını, yalnızlığını, birbirine dönüşen ve birbirinde tüketen insanların birlikteliğini anlatırken anlatımcı tekniğin imkânlarından da faydalanmaktadır. Çoğunlukla bir durumu veya bir olayı ifade eden şiirlerde kullanılan bu teknik şaire şiirini kurgularken yardımcı olmaktadır. Erdoğan şiirinde tahkiye yapmaktan ziyade şiirini ortaya çıkaran bir itki olarak "modern insanın hikâyesini" sunmuştur. Erdoğan'ın sunuşu okuruna bu hikâyeyi açıkça izleyebilme imkânı vermese de şiirini yöneten bir hikâyenin varlığını sezdirmiştir.

insan sadece daha büyük hayal kırıklıklarına koşar
ve zaman buna memnun bir medyundur
öksürükle başlar
çocuklar terler onların alınları ve hatta parmak uçları
valizler yalnızdır, yollar vakur
bir şeyin değişeceğini umarak bekler hediyelerin sahipleri
hiçbir tene değmeyen ilaçları geri ver, ilaçları geri…

Şiirin hayat ile yakın bir teması olduğuna inanıyorum. Turgut Uyar "Efendimiz Acemilik" başlıklı denemesinde şu ifadeyi kullanmıştır. "Şiir bir sanat olayı değildir. Bir yaşama çabasıdır önce. Yaşadığımıza tanıklık eder. Her gün yeni bir dünya içinde, her gün yeniden ve başka etkilerle duygulanan insan, her gün bunları yeni biçimlerle söylemelidir." Bireyin var olma mücadelesinin, mücadelesini verirken yaşadığı hayal kırıklıklarının, bekleyişlerinin, yönelimlerinin ve arzularının ifade edildiği yukarıdaki mısralar, şiirin hayatla kurduğu temasa dair ipuçları vermektedir. Mustafa Melih Erdoğan'ın "Hediyelerin Sahipleri" başlıklı şiiri etki gücünü şairin görüş, duyuş ve anlatışındaki özgünlükten aldığı kadar yaşama tanıklık etmesinden de almaktadır.

Eyüp Aktuğ
Aşkar Dergisi, Sayı 70
Nisan - Mayıs - Haziran 2024
Paylaş:  

0 Yorum:

Yorum Gönder

Bloguma ziyaretiniz için teşekkür ederim. Bu içeriği beğendiyseniz paylaşabilir, yorum yaparak katkıda bulunabilirsiniz. Yeniden görüşmek ümidiyle...