Şu üç soruyu önemsiyorum. Bu sorular Tolstoy'un "İnsan Neyle Yaşar?" başlıklı hikâyesinde soruluyor. Bu sorulardan birincisi: İnsanın özünde, mayasında, hamurunda -artık adına her ne diyorsanız- var olan şey nedir? İnsanın bir fıtrat üzerine bu dünyaya gözlerini açtığına inanıyorum. Bu fıtratı muhafaza edecek olan da onu yitirecek olan da yine insanın kendisidir. Peki fıtrat dediğimiz şey nedir? Fıtrat kelimesi anlam itibariyle "ilk yaratılış" manası taşımaktadır. Varlık ilk defa ortaya çıktığında, vücut kazanıp bu dünyaya ulaştığında mükemmel haldedir. Onun bu mükemmelliği zaman içerisinde bu dünyanın çukurlarına bata çıka bozulmaya başlar. En nihayet çok çeşitli kusur ve eksikliklerle dolu bir hâle dönüşür. İkinci soru: İnsana verilmeyen şey nedir? Bu soru üzerine daha çok düşündüm. İnsanın yoksun kaldığı şeyler bazen insana verilmiş bir nimet olarak karşısına çıkabiliyor. Bu durumda insanların sahip oldukları, sahip olamadıkları, beraberinde getirdikleri veya beraberinde götürdükleri onun neyle yaşadığını göstermekte. Beraber olduklarımız, beraberlik kurduğumuz her ne varsa, bizi bir noktaya taşıyor. Sonunda bütün yolların çıktığı iki nokta var. Pişmanlık ve şükür. İşte üçüncü soru ve cevabı: İnsan neyle yaşar? Bence insanı yaşatan şeyin adı şükürdür.
20 Şubat 2024
14 Şubat 2024
Hüseyin Karacalar'ın "Sen Muş'ta Uzak Bir Kışta" Şiirinden Hareketle Şairin Şiirde Bireyselliği Üzerine
![]() |
Hüseyin Karacalar ve Cevapsız Aramalar kitabı |
Şiirlerini ve yazılarını severek okuduğum, takip ettiğim şairlerden birisi de Hüseyin Karacalar... Şairin şiir sunağından okuruna ulaşan şiirler şimdiye değin iki kitapta bir araya geldi. Cevapsız Aramalar ve Her Şey Geçtiğinde... Hüseyin Karacalar şehir, kent hayatı, modernizm, direnme, vazgeçme, uzaklık, yakınlık, yeniden başlama ve zaman gibi çeşitli konuları şiirinde işlemekte, söylemek istediğini bazen ince ama sert, bazen yumuşak bir söylem ile dile getirmektedir. Şairin şiir dünyasında şehrin ve kent hayatının, bu bağlamda gelişen insan ilişkilerinin önemli bir yeri vardır. Yazının merkezine Karacalar'ın “Sen Muş'ta Uzak Bir Kışta” başlıklı şiirini konumlandırıp, şairin şiirdeki bireyselliğini yorumlayacağım.
13 Şubat 2024
Seni Sevmek Binlerce Gülün Ortasında
7 Şubat 2024
Zeki Altın ile Üç Kişilik Ölüm Marşı Üzerine
![]() |
Zeki Altın ve Üç Kişilik Ölüm Marşı Kitabı |
1) Merhaba Zeki. Bugün seninle şiir serüvenini ve ilk kitabın olan Üç Kişilik Ölüm Marşı’nı konuşmak istiyorum. Öncelikle kitabın için tebrik ederim. Uzun süredir çeşitli edebiyat dergilerinde yayınlanan şiirlerin ile okurunla buluşuyorsun. Dergi sayfalarından şahit olduğum şiir serüveninde şiir dili canlı olan, dilin sunduğu imkanları zorlayıp şiirinde yeni denemeler yapmaktan çekinmeyen bir Zeki Altın ile karşı karşıya geldim. İlk sorum kitabın isminden hareketle olacak. Otuzuncu sayfada kendisine yer bulan “Üç Kişilik Ölüm Marşı” başlıklı şiirin kitaba ismini vermesinde özel bir durum var mıdır?
14 Ocak 2024
Durum Raporu /yirmidokuz
Aralık (2023) ayının ortasından beri solunum yolu rahatsızlıklarıyla mücadele ediyorum(z). Ülkenin hemen her yerinde alt/üst solunum yolu hastalıklarında büyük bir artış varmış. Tam olarak bir ay geçti. Ancak toparlanabildim. Tabi bu toparlanma sürecimde evde dinlenme imkanım pek az oldu. Aralık ayı içindeki -babalık iznim- dışında bir izin kullanmadım. Geçtiğimiz üç günü saymıyorum. Henüz şiddetli soğuklar bastırmış değil. Umarım bu kış bunun gibi hastalıklarla daha fazla mücadele etmek zorunda kalmayız.
***
Yaklaşık iki hafta önce A101 Mağazasından kablosuz klavye ve mouse seti satın aldım. Philips SPT6307 marka ve model olan seti piyasa fiyatının yarısından daha ucuza temin etmiş oldum. Halihazırda kullandığım klavye ve mouse setini Teknosa Mağazasından satın almıştım. Preo K7 marka ve model. Fakat yazı yazarken tuşlar çok ses çıkarıyor. Ben de yazılarımı ekseriyetle gece yarısı veya gece yarısına yakın saatlerde yazdığım için yazarken motivasyonumu bozabiliyor.
***
Serazat Edebiyat'ın 6. sayısı için bir film inceleme yazısı kaleme alıyorum. İncelediğim ve yorumladığım film, Susuz Yaz. Filmi daha önce bir kaç kez izlemiştim. Önümüzdeki günlerde film hakkında yazılanları, filmin yönetmeni Metin Erksan'ın film hakkındaki görüşlerini, filmin Türk Sineması için önemini ifade eden makaleleri okuyacağım. Hasıl-ı kelâm, filmi ve filmin esin kaynağı olan eseri enine boyuna değerlendirmek istiyorum.
Aşkar Dergisi'nin 69. Sayısından Mısra Seçkisi
İşte böyle zemini sıvılaşan insanları
Çıkaramazsınız kalp katına
Cümle ölümler kendi fikirlerine
Birer süs gibi yer bulurlar
Ah! Zemini sıvılaşan insanlar…Aziz Mahmut Öncel, Tahkimat
Dargın ve sürgün
Kanserli ve mecaz
Göğsümde, ta şuramda işte
Göstermeden de sen bilirsin
Onlar bulamadılarMurat Özel, Hicaz Münacaat
8 Ocak 2024
Aşkar Dergisi'nin 69. Sayısı Çıktı
![]() |
Aşkar Dergisi, Sayı 69 |
Üç aylık yayın periyodu ile okuruna ulaşan Aşkar Dergisi'nin Ocak - Şubat - Mart 2024 tarihli 69. sayısı çıktı. Şiir, öykü, söyleşi, poligon, taaruzname, mesuliyet meselesi ve kitap olmak üzere yedi bölümden müteşekkil olan Aşkar'ın bu sayısı Aziz Mahmut Öncel'in "Tahkimat" başlıklı şiiri ile başlıyor. Aziz Mahmut Öncel, Murat Özel, Yunus Emre Altuntaş, Özgür Ballı, Muammer Yavaş, Çağrı Subaşı, Ümit Çiçekli, Eyüp Aktuğ, Sevde Yaşar Çimen, Cumali Yakan, Süreyya Altunkara, Hüseyin Yavuz, Seda Şaffak, Nafiye Yüksel, Ülkücan Sütbaş, Kerim Ağaç ve Taha Tayyip Karaaslan bu sayının şairleri arasında.