Bazen duyduğumuz bir şarkıyla, bazen gördüğümüz bir fotoğrafla, bazen de bir film karesiyle kendisini bize tekrar hatırlatan, bakın ben hala buradayım diyen hatıralar vardır. Hatıra ismini verdiğimiz o duyuşun konakladığı yer sadece hafıza mıdır? Kalp ismini verdiğimiz ve bize türlü güzellikleri hissettiren o kutsal mekanın bu hatırlayışlar da hiç mi payı yok? Gelin şimdi sözünü ettiğimiz bu kelimeleri irdeleyelim.
Hatır, hatıra, hatırlayış, hafıza...
Hatır kelimesi dört anlam taşımaktadır. "Düşünme, akılda tutma" bu kelimenin ilk anlamı. İkinci anlamı ise "gönül, kalp" gibi kelimelerdir. Hatırını incitmemek kelimesini gönül kırmamak, kalp kırmamak anlamında kullanmaktayız. Birine karşı duyduğumuz sevgiyi ve saygıyı ifade etmek için de hatır kelimesine başvururuz. Eskiler ne güzel söylemiş, bir acı kahvenin kırk yıl hatırı olurmuş. Mesela bir dostumuzun halini, durumunu öğrenmek içinde bu kelimeye müracaat ederiz. Şimdi düşünün bakalım en son kim, ne zaman sizin hatırınızı sormuştu. Peki siz en son siz kimin, ne zaman hatırını sordunuz?