29 Ekim 2022

,

Egea'nın Sonbahar Temizliği (2022)

Egea'nın Sonbahar Temizliği

Kocaman bir yazı çoktan geride bıraktık. Önümüzde Pastırma Yazı olarak nitelenen on beş günlük bir dönem var. Sonbahar mevsiminin sonunda Kasım ayının ilk iki haftası çoğunlukla hava sıcaklığı mevsim normallerinin üzerine çıkıyor. Bu döneme pek çok ülkede çeşitli isimler verilmiş. Almanya'da "Kocakarı Yazı", Amerika'da "Indian Summer", İsveç'te "Azize Birgitta Yazı" gibi çeşitli isimler ile tarif edilen bu dönem ülkemizde Pastırma Yazı olarak bilinmekte. On beş gün sonra kış mevsimine yavaş yavaş girmiş bulunacağız. Kış gelmeden önce Fiat Egea aracımıza çeşitli bakımlar ve kontroller yaptım. Şimdi bunlardan söz etmek istiyorum.

10 Ekim 2022

, , , , ,

Durum Raporu /onyedi

Son günlerde yazmak üzerine düşünüyorum. Yazmak eylemi, düşünceleri, fikirleri, duyguları, hayalleri, kısacası kalbimizden ve zihnimizden geçen bir çok şeyi kağıdın üzerine tecessüm ettiren, yansıtan bir eylemdir. Konuşmak gibi yazmak da iletişim araçlarından birisidir. Tıpkı yazmak da okumak gibi vakit isteyen bir durumdur. "İşleyen demir ışıldar." atasözünde olduğu gibi okudukça ve yazdıkça zihnimizden ve kalbimizden kağıda geçmeyi bekleyen her şey daha iyi ve doğru bir şekilde kağıda geçecektir. Beni bu düşüncelere sevk eden bir yazı oldu. Çağrı Subaşı, Aşkar Dergisi'nin internet sitesinde "Yazmak Üzerine Kısa Bir Tahlil" başlığı altında bir kitaptan söz etti. Raymond Carver'in Yazmak Üzerine isimli kitabını kısaca tanıttı. 

Raymond Carver, hikaye ve şiir üzerine, özellikle de kısa hikâyeler üzerine yoğunlaşmış. İşinin mesai saatleri gününün çoğunu alınca kısa hikâyelere yönelmiş. Yazmaya vakit ayırmanın zorluğunu çokça yaşamış. Belki de bu zorluklar daha kaliteli yazılar neşretmesine vesile oldu. Her ne olursa olsun, hayatı ne kadar yoğun geçerse geçsin yazmaktan hiç vazgeçmemiş Raymond Carver. Çıktığı bir seyahat, gördüğü manzaralar kendisine hep bir ilham olmuş. Zihni, yazıma neler taşıyabilirim, düşüncesiyle her daim meşgul olmuş.

Yaşamda yapıp ettiğim bir çok faaliyette denge unsurunu gözetmeye çalışırım. Çünkü bir olay, durum veya olgu zihnimi tamamen meşgul ettiğinde hayatımın diğer parçalarının sekteye uğrayacağını bilirim. Nitekim öyle de olur. Okumak ve yazmak gibi entelektüel faaliyetler insanın ufkunu açmakta, hayata yeni pencerelerden bakmamızı sağlamaktadır. Buna rağmen, yaşamın tamamı bu yöndeki faaliyetlere vakfedildiğinde çeşitli sorunlar ile karşılaşılmakta. Çağrı'nın yazısından öğrendiğim kadarıyla Raymond Carver'in zihni, yazılarına, bu yaşamdan neler taşıyabilirim, sorusuna cevap arayarak işlemiş. Bu durumda Carver'in hayatı hangi boyutlarıyla ne ölçüde yaşayabildiğini tartışmak gerekir.

8 Ekim 2022

, , , , ,

Franz Woyzeck ve Rodion Romanoviç Raskolnikov Karakterlerinin Anti-Kahraman İmajları Üzerine Bir Değerlendirme

"Woyzeck" ve "Suç ve Ceza" kitapları

Georg Büchner, modern Alman tiyatrosunun çok şey borçlu olduğu bir oyun yazarı. Büchner, iktidar, güç ve birey arasındaki ilişkiyi aydınlanma düşüncesi bağlamında Woyzeck oyununda ele almıştır. 19. yüzyılda romantizm ve idealizmin etkilerinin yoğun olarak hissedildiği Almanya’da modern insanın problemlerini çarpıcı bir dille eserine aktaran Büchner’in kurgusal evreninde modern insan “şey ve özne” arasında bir yerdedir. Bu dönemde aydınlanma düşüncesi ile materyalizm ve pozitivizm yükselmiş, insan zincire vurulmuş olsa bile fikirleriyle hür kalabildiği anlaşılmıştır. Fakat Büchner eserlerinde insanın hür iradesinin elinden alındığını ifade etmektedir. Bu doğrultuda Woyzeck oyununu değerli kılan, onu Alman romantizminin ve idealizminin dışında değerlendirmemizi sağlayan belki de en önemli unsur insanı tüm çıplaklığıyla ortaya koymaya çalışmasıdır. Şara Sayın “Devrimci Dram Yazarı Georg Büchner s. 121” kitabında yazarın bu yönünü şu cümlelerle ifade etmektedir. “Zincire vurulmuş olsa bile hürdür insan diyen Schiller’in aksine, Büchner insanı fatalizmin ve determinizmin esiri olarak görür. İpleri bilinmeyen güçlerin elinde birer kukla olan Büchner’in insanlarının ‘Ben’leri, kişilikleri yoktur.” Şara Sayın’ın ifadelerinden de anlaşılacağı üzere Büchner’in yazın dünyasında ‘ben’ler, kişilikler ve ‘kurtarıcı’ kahramanlar yerine ‘karşı-kahraman’ diğer bir deyişle ‘anti-kahraman’ insanlar yer almaktadır. Woyzeck’in başkarakteri olan Franz Woyzeck, bu anlamda edebiyatta anti-kahraman imaja örnek teşkil eden ilk karakterlerden birisidir. 

, , , , , , , , , , , ,

Aşkar Dergisi'nin 64. Sayısından Mısra Seçkisi

Bir ispinozun istiğrakı değil sizinki
Bir kartala hasret de değilsiniz 
Tüyler ve kıllar uyanıklığınız 
Paramesyumlar amipler 
Ama bir bakın sözlüğe 
Ve sonra kitaba baştan başlayın 
İstiğraka uğramış olarak

Aziz Mahmut Öncel, İstiğrak

Bizi buluşturan tanrıya
                              Soğuksun tanrıya 
                                                      Sun tanrıya 
                                                                  Bir kereviz 
                                                                                  Bir bamya…                                        

İdris Ekinci, Kararlısız

5 Ekim 2022

,

Kırmızı

kırmızı ışıklar bizden yana
kırmızıda biraz olsun yavaşlar dünya
netleşir, siyah beyazdan ölüm yaşamdan,
sıradaki şarkı kırmızıya, haziranlara,
ve bitimsiz saçlarına
önce nihavend sonra hüseyni makamda

yeni eşikler, yeni kapılar kalbin odalarına
her kırmızı yeni bir anahtar
çocuğu sırtında anne, annesi yerde çocuk
neyi umuyorlar bizden, biz dediğim sen ben
ve kalanlar
iki öğün arasında unuttuklarımız
kağıt gibi duvarlarla ayrılan
ihtişamlı kalelerle korunan hayatlarımız
hızlanan savrulan yükselen standartlarımız,
kalp neyi umuyor senden, benden, bizden
kırmızının bizi her yakalayaşında

(yerine göre) özlem, aşk
(bazen) acı, gözyaşı, umut, gülümseyiş
yağmur, kar (yağar) güneş doğar
aynı renkler arasında farklı iklimler
her kırmızıda biraz olsun yavaşlar dünya
bakınız kızaran güllerin boynunu eğişinde
al yanaklarıyla çocuğun elmayı dişleyişinde
eve dönüş yolunda babanın
selvi boyunda al yazmasında kadının
çeyizine işlediği, bakışına gizlediği mektupta
ve yüreğimizin hududunda
bir delikanlının bayrağa selam duruşunda

saatini kur, kontrol et, geç kalma hayata
sabah sekizler akşam beşler, yalandan gülüşler
beklediklerimiz de bekleyenlerimiz de değişir
hızlandıkça dünya her şey yarım bırakılmış bir yemeğe
şimdi daha güvenli yolculuklar yollar duble
güvendeyiz değil mi çünkü standartlar böyle
azla yetinme, azla yetinme, azla yetinme
her şey duble olmalı yaşadığımız hayat da

savaşlar gördüm, acılar, sevinçler ve umutluluklar
ben bir kırmızının bir bakışın bir soluğun  içinde kayboldum
bir çift kırmızı oldu dünyaya karşı sığındığım yer
bir bakışın yeter bir gülüşün kafi gelir içimden çıkarmaya
gül olur, gülce olur, kızarır umudum
demiştim her kırmızıda biraz olsun yavaşlar dünya

burada duralım (kırmızı)
birbirimize daha yakından bakalım
ellerimiz dua için çözülene
başkalığımız bitene dek.

Eyüp Aktuğ
Aşkar Dergisi,  Temmuz - Ağustos - Eylül 2022, Sayı 63
,

Aşkar Dergisi'nin 64. Sayısı Çıktı

Aşkar 64

Üç aylık yayın periyodu ile okuruna ulaşan Aşkar Dergisi'nin Ekim - Kasım - Aralık 2022 tarihli 64. sayısı çıktı. Şiir, Öykü, Söyleşi, Taarruznâme, Poligon ve Mesûliyet Meselesi olmak üzere altı bölümden müteşekkil olan Aşkar'ın bu sayısı Aziz Mahmut Öncel'in "İstiğrak" başlıklı şiiriyle başlıyor. Aziz Mahmut Öncel, İdris Ekinci, Özgür Ballı, Yunus Emre Altuntaş, Faysal Soysal, Şahin Parlak, Çağrı Subaşı, Ümit Çiçekli, Doğanay Dağlar, Ali Tacar, Elif Aşîran, Süreyya Altunkara, İbrahim Akbulut, Emre Hacıarap, Hüseyin Yılmaz, Mehmet Akif Öztürk, Osman Nuri Tolar, Örsan Gürkan, Seda Şaffak ve Sevde Yaşar Çimen bu sayının şairleri arasında.

16 Eylül 2022

, , , , , ,

Serazat Edebiyat'ın 2. Sayısından Mısra Seçkisi

kaygılar çağrılmadan yaprak sırtlarına
yaşamın tarif edilmiş yolları
ve bilinçsiz ışıklarından
uçlanıyor tanıklığa

Osman Hasdemir, /weather rain

Cumartesi akşamları geceyi tütün çarşaflarına sarıp
Dikenli teller arasında kanayan
Bir savaş atı gibi soluduğumuz dostlarımla
Sonra üfürdüğümüz yelkenleri şişiren ıslak rüzgârlar gibi
...
Borazanlar ötüyor durmadan yeraltı duraklarında
Nöbet hiç bitmiyor anlayacağın
Kışı ve baharı o yakıcı sanrılarla geçiriyoruz balkonlarda

Mücahit Mehmet Musuloğlu, Tatar Çölü

elektronik postayla cv gönderdim sana
spam kutuna düşmüş olabilir
ekrana elli milimlik tendre jasmin
şişesinden sıktım
kokusu geliyor mu
entır

Emre Gül, Entır