5 Mart 2024

, ,

Nihâvend Şarkı: Koklasam Saçlarını Bu Gece Ta Fecre Kadar

Güftesinin Mustafa Nâfiz Irmak'a, nihâvend makamındaki bestesinin ise Artaki Candan'a ait olduğu bir eser. İlk defa Sadi Hoşses'in enfes yorumu ile dinlemiştim. Dinlediğim kayıtta Sadi Bey'in sesine eşlik eden piyanistin ise Menşure Tunay olduğunu öğrenmiştim. Sadi Hoşses ve Menşure Tunay, Klasik Türk Müziğine emek vermiş iki değerli sanatçımızdır. Şarkıyı pek çok icracıdan dinledim. Bekir Ünlüataer, Münip Utandı, Müzeyyen Senar, Zeki Müren, Çiğdem Yarkın, Sadi Hoşses ve Münir Nurettin Selçuk dinlediğim sanatçılar arasındaydı. Beni en çok etkileyen ise Münir Nurettin Selçuk olmuştu. Ancak önceleri dinlediğim şarkı kaydını internette şuanda bulamıyorum.

Okşasam saçlarını bu gece ta fecre kadar
Koklasam saçlarını bu gece ta fecre kadar
Acı duysam gözünün rengine dalsam da senin
Acı duysam gözünün rengine dalsam da senin

Kanatır ruhumu mazide kalan hatıralar
Kanatır ruhumu mazide kalan hatıralar
Doyamam ömrüme ben kalbini çalsam da senin
Doyamam ömrüme ben kalbini çalsam da senin

20 Şubat 2024

, , , , , , , , , ,

Durum Raporu /otuz

Şu üç soruyu önemsiyorum. Bu sorular Tolstoy'un "İnsan Neyle Yaşar?" başlıklı hikâyesinde soruluyor. Bu sorulardan birincisi: İnsanın özünde, mayasında, hamurunda -artık adına her ne diyorsanız- var olan şey nedir? İnsanın bir fıtrat üzerine bu dünyaya gözlerini açtığına inanıyorum. Bu fıtratı muhafaza edecek olan da onu yitirecek olan da yine insanın kendisidir. Peki fıtrat dediğimiz şey nedir? Fıtrat kelimesi anlam itibariyle "ilk yaratılış" manası taşımaktadır. Varlık ilk defa ortaya çıktığında, vücut kazanıp bu dünyaya ulaştığında mükemmel haldedir. Onun bu mükemmelliği zaman içerisinde bu dünyanın çukurlarına bata çıka bozulmaya başlar. En nihayet çok çeşitli kusur ve eksikliklerle dolu bir hâle dönüşür. İkinci soru: İnsana verilmeyen şey nedir? Bu soru üzerine daha çok düşündüm. İnsanın yoksun kaldığı şeyler bazen insana verilmiş bir nimet olarak karşısına çıkabiliyor. Bu durumda insanların sahip oldukları, sahip olamadıkları, beraberinde getirdikleri veya beraberinde götürdükleri onun neyle yaşadığını göstermekte. Beraber olduklarımız, beraberlik kurduğumuz her ne varsa, bizi bir noktaya taşıyor. Sonunda bütün yolların çıktığı iki nokta var. Pişmanlık ve şükür. İşte üçüncü soru ve cevabı: İnsan neyle yaşar? Bence insanı yaşatan şeyin adı şükürdür.

14 Şubat 2024

, , , , ,

Hüseyin Karacalar'ın "Sen Muş'ta Uzak Bir Kışta" Şiirinden Hareketle Şairin Şiirde Bireyselliği Üzerine

Hüseyin Karacalar ve Cevapsız Aramalar kitabı

Şiirlerini ve yazılarını severek okuduğum, takip ettiğim şairlerden birisi de Hüseyin Karacalar... Şairin şiir sunağından okuruna ulaşan şiirler şimdiye değin iki kitapta bir araya geldi. Cevapsız Aramalar ve Her Şey Geçtiğinde... Hüseyin Karacalar şehir, kent hayatı, modernizm, direnme, vazgeçme, uzaklık, yakınlık, yeniden başlama ve zaman gibi çeşitli konuları şiirinde işlemekte, söylemek istediğini bazen ince ama sert, bazen yumuşak bir söylem ile dile getirmektedir. Şairin şiir dünyasında şehrin ve kent hayatının, bu bağlamda gelişen insan ilişkilerinin önemli bir yeri vardır. Yazının merkezine Karacalar'ın “Sen Muş'ta Uzak Bir Kışta” başlıklı şiirini konumlandırıp, şairin şiirdeki bireyselliğini yorumlayacağım.

13 Şubat 2024

,

Seni Sevmek Binlerce Gülün Ortasında

Neyi eksilttiysem senin için neyi bıraktıysam arkamda
Gözlerin geri verdi bende azalan bende tükenen her şeyi
Mutlu öğle saatlerimi, 
Ve bir yorgunluğun koynunda
Serin uykuların arasında tanıdığım, hatırladığım tazeliği.

Benim talihim, benim güzelliğim, gözlerimin ışığı
Yetiyor bana yazgımda gezinen tebessümün
Eski akşamlar gibi, portakal kokusu gibi
Aynadaki parmak izleri gibi çocukluğumun
Yetiyor bana sesinde çoğalttığım mutluluk
Çoğalmak, dört çift göz olmak dünyaya karşı
Yeniden doğmak küçük ve saydam parmakların arasında
Sonsuz bir düzlüğe ulaşmak
Sonsuz bir mavinin arkasında
Burcu burcu kokan çiçeklerin arasında
Bir küçük kız olmak, bir küçük oğlan.

7 Şubat 2024

, , ,

Zeki Altın ile Üç Kişilik Ölüm Marşı Üzerine

Zeki Altın ve Üç Kişilik Ölüm Marşı Kitabı

1) Merhaba Zeki. Bugün seninle şiir serüvenini ve ilk kitabın olan Üç Kişilik Ölüm Marşı’nı konuşmak istiyorum. Öncelikle kitabın için tebrik ederim. Uzun süredir çeşitli edebiyat dergilerinde yayınlanan şiirlerin ile okurunla buluşuyorsun. Dergi sayfalarından şahit olduğum şiir serüveninde şiir dili canlı olan, dilin sunduğu imkanları zorlayıp şiirinde yeni denemeler yapmaktan çekinmeyen bir Zeki Altın ile karşı karşıya geldim. İlk sorum kitabın isminden hareketle olacak. Otuzuncu sayfada kendisine yer bulan “Üç Kişilik Ölüm Marşı” başlıklı şiirin kitaba ismini vermesinde özel bir durum var mıdır?

14 Ocak 2024

, , , , , ,

Durum Raporu /yirmidokuz

Aralık (2023) ayının ortasından beri solunum yolu rahatsızlıklarıyla mücadele ediyorum(z). Ülkenin hemen her yerinde alt/üst solunum yolu hastalıklarında büyük bir artış varmış. Tam olarak bir ay geçti. Ancak toparlanabildim. Tabi bu toparlanma sürecimde evde dinlenme imkanım pek az oldu. Aralık ayı içindeki -babalık iznim- dışında bir izin kullanmadım. Geçtiğimiz üç günü saymıyorum. Henüz şiddetli soğuklar bastırmış değil. Umarım bu kış bunun gibi hastalıklarla daha fazla mücadele etmek zorunda kalmayız.

***

Yaklaşık iki hafta önce A101 Mağazasından kablosuz klavye ve mouse seti satın aldım. Philips SPT6307 marka ve model olan seti piyasa fiyatının yarısından daha ucuza temin etmiş oldum. Halihazırda kullandığım klavye ve mouse setini Teknosa Mağazasından satın almıştım. Preo K7 marka ve model. Fakat yazı yazarken tuşlar çok ses çıkarıyor. Ben de yazılarımı ekseriyetle gece yarısı veya gece yarısına yakın saatlerde yazdığım için yazarken motivasyonumu bozabiliyor.

***

Serazat Edebiyat'ın 6. sayısı için bir film inceleme yazısı kaleme alıyorum. İncelediğim ve yorumladığım film, Susuz Yaz. Filmi daha önce bir kaç kez izlemiştim. Önümüzdeki günlerde film hakkında yazılanları, filmin yönetmeni Metin Erksan'ın film hakkındaki görüşlerini, filmin Türk Sineması için önemini ifade eden makaleleri okuyacağım. Hasıl-ı kelâm, filmi ve filmin esin kaynağı olan eseri enine boyuna değerlendirmek istiyorum.

, , , , , , , , , , , ,

Aşkar Dergisi'nin 69. Sayısından Mısra Seçkisi

İşte böyle zemini sıvılaşan insanları
Çıkaramazsınız kalp katına
Cümle ölümler kendi fikirlerine
Birer süs gibi yer bulurlar
Ah! Zemini sıvılaşan insanlar…

Aziz Mahmut Öncel, Tahkimat

Dargın ve sürgün
Kanserli ve mecaz
Göğsümde, ta şuramda işte
Göstermeden de sen bilirsin
Onlar bulamadılar

Murat Özel, Hicaz Münacaat