23 Ocak 2015

Siz Gülümseyin

kadın: vesikalık fotoğraf çektireceğim. 
fotoğrafçı: artistik mi olsun?
kadın: yok, resmi evrak için.
fotoğrafçı: şuraya oturun hanımefendi.
kadın: işim acele yalnız.
fotoğrafçı: tabi efendim, siz gülümseyin.
kadın: ...
fotoğrafçı: dik durun biraz.
kadın: böyle iyi mi?
fotoğrafçı: fevkalede.

fotoğraf makinesi: çaatt!

kadın: hemen teslim alabilirim değil mi?
fotoğrafçı: on dakika içinde hazır olur. çay içer misiniz?
kadın: açık olsun.
fotoğrafçı: buyrun, şeker masada.
kadın: şeker kullanmıyorum.
fotoğrafçı: siz çayınızı içerken ben de negatifleri yıkayayım.

kapı: tık. tık. tık.

fotoğrafçı: hanımefendi siz misiniz?
kadın: evet. biraz acele edemez misiniz?
fotoğrafçı: renkler iyi çıksın diye bekliyorum.
kadın: özen göstermenize gerek yok. tapu muamelesi için gerekiyor.
fotoğrafçı: fotoğrafta müessesemizin imzası var, özen göstermek zorundayım.
kadın: yarım saat sonra mesai bitecek. yarın da hafta sonu.
fotoğrafçı: bitmek üzere efendim. birazdan geliyorum.

saat: tik tak. tik tak. tik tak.

fotoğrafçı: buyrun hanımefendi. vesikalık fotoğraflarınız hazır.
kadın: tutarı nedir?
fotoğrafçı: on beş lira.
kadın: buyrun.
fotoğrafçı: bozuk yokmuydu?
kadın: maalesef.
fotoğrafçı: siz burada bekleyin. ben paranızı bozdurup geliyorum.
kadın: geç kaldım ama. dönüşte alırım paranın üstünü.
fotoğrafçı: ben kapatacağım birazdan. dönüşte bulamazsınız beni.
kadın: üstü kalsın o halde.
fotoğrafçı: siz bekleyin burada. hemen geliyorum.
kadın: acele edin lütfen.

kadın: keşke başka bir yere gitseydim.

fotoğrafçı: beklettim efendim. kusura bakmayın.
kadın: olan oldu artık.  paramın üzerini alabilir miyim?
fotoğrafçı: tabi efendim. şaşkınlık işte. buyrun. tastaman otuz beş lira.

Sivas. Ocak 2015.
Eyüp Aktuğ

22 Ocak 2015

, , , ,

Bir Sinema İkonu Olarak Belgin Doruk

1959 yılı. Belgin Doruk şöhret basamaklarını hızla tırmanıyor.

Henüz altı - yedi yaşlarımda iken tanışmıştım bu isimle. Dedemle film izliyorduk. Yanlış hatırlamıyorsam TRT kanalıydı. Dedemin sevdiğim bir huyu vardı. Filmi bana anlatır, karakterleri ve aktörleri bana yorumlardı. Dedemle izlediğim bu filmin adını hatırlayamasam da bana söylediği şeyleri çok net hatırlıyorum.

20 Ocak 2015

, ,

Ankara, Sivas ve Sabah Namazı

Ankara... Beyaz yakalıların, diplomatların, sabah sekiz akşam beş yaşayanların şehri. Hava soğuk. İki hafta önce yağan kar hala yollarda. Duyduğuma göre üç ayrı dünya varmış bu şehirde. Ben devletim diyenlerin dünyası, ben halkım diyenlerin dünyası ve devlet ile halk arasında kendini konumlandıramayanların dünyası. Peki Harun Ankara'nın hangi dünyasından? Harun, ben devletim diyenleri sevmiyor. Hatta nefret ediyor diyebilirim. Harun, ben halkım diyenleri de sevmiyor, çünkü ben halkıım diyenler Harun'u anlamıyor. Harun, bu durumda, devlet ile halk arasında kendini konumlandıramayanların dünyasından. Harun kim mi? İşte, orada. Sırt çantasıyla sokağın köşesinden bana doğru yaklaşan genç adam. Adımlarını hızlı atıyor, ama temkinli. Ayakkabılarını yine bağlamamış. Bir gün ayakkabı bağcıklarına basıp düşecek! Bir şeyden kaçar gibi bir hali var.

Eyüp: Dostum, ne bu acele, kimden kaçıyorsun?
Harun: Kardeşim, kimseden kaçmıyorum,  otobüsüm saat on ikide. Geç kaldım.
Eyüp: Yüzüne ne oldu?
Harun: Dostum, beyaz yakalılar sakallarımı doğradı!

5 Ocak 2015

, , , , , , , , ,

Şarkılar, Kitaplar ve Filmler

Havalar ciddi anlamda soğumaya başladı. Biraz önce Sivas için on beş günlük hava durumu raporuna göz attım. Tabi, meteorolojinin tahminleri her zaman tutmasa da ekseriyetle itibar ediyorum bu raporlara. Önümüzdeki Perşembe günü tahmin edilen sıcaklık değerlerini okuduğum zaman irkildim. Bu sene adam akıllı bir kış olmamıştı. Böylesi büyük bir sıcaklık düşüşünü beklemiyordum. Perşembe gecesi -22 dereceyi gösterecekmiş termometre.

Bu kısa hava durumu bilgilendirmesinden sonra sizlerle paylaşmak istediğim şeylere geçmek istiyorum. Dün akşam Amal Maher'in yorumladığı bir eseri buldum tevafuken. Eserin adı Sakana Al Lail. Lail kelimesi Arap lisanında gece anlamına geliyor. Alf Lail Wa Lail eserinden biliyorum (Bin Bir Gece). Sakana kelimesi ise sakin yahut sessiz anlamı taşıyor. Yani eserin dilimizdeki karşılığı Sakin Gece. Uzun zamandır bu kadar içli bir eser dinlememiştim. Gerçi eserin tercümesini bulabilmiş değilim. Sadece ilk iki cümlesini çözümleyebildim.