Kavanozdaki Adam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kavanozdaki Adam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Aralık 2021

, , , , , , , , , , , ,

Sartre'ın Varoluşçuluğu ve Kavanozdaki Adam Dizisi

Fransız yazar ve düşünür Jean-Paul SartreBulantı isimli romanıyla tanımıştım. Mütercim Selahattin Hilav'ın tercümesinden okuduğum romanda Sartre'ın dünyasına ve onun varoluşçu felsefesine dair ilk izlenimlerim oluşmuştu. İnsanın önceden tanımlanmamış bir varlık olarak yorumlanması, insanın varlığını aldığı kararlarla şekillendirmesi onun bu felsefesinden anladığım ilk şeylerdi. İnsan ilk önce var olmak gayesiyle dünyaya gözlerini açıyordu. Bu bakımdan Sartre'a göre varoluş dediğimiz hadise özden evvel gelmekteydi. Bu konuda biraz daha derinleşirsek insan sınırları belli olan, şekillenmiş ve tanımlanmış bir öze sahip değildir, onun özünü oluşturan temel bulunduğu eylemlerdir. Buradan destek alarak ifade edebiliriz ki insan bir bütünün içine doğmuştur. Bir toplumun, bir cemiyetin içine... Burada bağımlı olduğu belli başlı şeyler vardır. Bu bağımlılıklar çerçevesinde belli başlı kararlar vermektedir. Nihayet vermiş olduğu kararlar nispetinde varoluş dediğimiz hadiseyi gerçekleştirir. Sartre'ın varoluşçu düşüncesini anlamlandırmak için yalnızca edebi metinlerine bakmak yanlış olacaktır. Çünkü Sartre'ın edebi metinlerinde (en azından Bulantı isimli romanında şahit olduğum kadarıyla) daha çok karamsarlık üzerine kuruludur. Oysa onun varoluşçu felsefesini iyimser bir düşünce olarak değerlendirirler. Onun varoluşçuluğu üzerine okuduğum diğer metinlerde şunu fark ettim. İnsan bağımlılık ve özgürlük arasında bocalamaktadır. Sartre'ın şu ifadesi bu kanıyı destekler niteliktedir. 

Sartre; insan kendi özgürlüğüne mahkûm edilmiştir der.

Sartre'ın varoluşçu felsefesini bilişsel düzlemde irdelediğimizde kimlik, kimliksizleşme, yabancılaşma gibi kavramlarla karşılaşmaktayız. Sartre'ın Bulantı isimli romanı ile Necip Fazıl Kısakürek'in Bir Adam Yaratmak isimli piyesi arasında benzerlikler kurdum.

4 Aralık 2021

, , , , , , , , , , , , , , ,

Durum Raporu /altı

Bugün 1 Aralık 2021. Kasım ayını dün itibariyle yolcu ettik. 2021 yılının bitmesine az bir zaman kaldı.  Durum Raporu'nun altıncı yazısı olan bu yazımda geride bırakmak üzere olduğumuz 2021 yılına dair yaptıklarımı ve yapamadıklarımı paylaşmak istiyorum.  (Yazıya üç gün önce başlamıştım. Fakat  günlük hayatımda biraz yoğunluk yaşadığım için, biraz da tembellik ettiğim için bir kaç satır ile kaldı. Şimdi sözünü ettiğim yıl sonu değerlendirmesine geçebilirim.)

2021'de Blog Çalışmalarım

2010 yılından beri blog yazan birisiyim. Burası için çalışkan olduğum dönemler de oldu, tembellik ettiğim dönemler de... Kafamda her zaman bir yazı konusu olmuştur. Bu konu gördüğüm, duyduğum yahut tecrübe ettiğim bir durumdan hareketle gelişir. Bazen kafamda şekillenen konuyu sistemli bir şekilde yazıya aktarırım, bazen ise cümleleri herhangi bir kalıba sokmadan okuyucuya sunarım. Bu bakımdan 2021 yılı aklıma gelen, not aldığım konuları sistemli bir şekilde yazıya aktarıp okura sunduğum bir yıl oldu. Son yıllara göre bu yıl burada daha fazla bulundum.

2021 yılında okurun güzel karşılık verdiği bir yazı dizisine başladım. Aslında günce de diyebilirim. Durum Raporu ismini verdiğim bu yazı dizisinde ekseriyetle not aldığım, hoşuma giden veya paylaşmaya değer bulduğum olayları, durumları bir sohbet havasında okur ile paylaşıyorum. Şimdi olduğu gibi.