24 Temmuz 2014

Menemen


- Parayı pantolonunun cebine koydun mu?
- Sol cebimde anne.
- Cebin delik olmasın, gel bakayım.
- Yok yok, dün sen diktin ya.
- İyi bakalım. Şu leblebiyi de sağ cebine al, yolda yersin.

“Sakın unutma. İki ekmek, üç kilo domates, yarım kilo kıyma, iki baş soğan…”  diye seslendi annesi, sokağın köşesinden dönmek üzere olan Dinçer’e. İlk hedefi manav olacaktı. Annesinin sıkı sıkı tembihlediği listeyi içinden tekrar edip duruyordu. Unutursa, evin yolunu tutmak zorunda kalacaktı. Hah, işte görünmüştü Nuri Amca. Şu koca çınarın gölgesinde yarı uykulu yarı uyanık, elleri ensesinde, kasketini kaşlarına kadar indirmiş, yolun tam karşısında buraların yabancısı olduğu her halinden belli olan fötr şapkalı adamın Berber İsmail’in dükkânına doğru ilerleyişini izliyordu. Belli belirsiz mırıldandı:

- Yazık olacak delikanlıya.