Yunus Emre etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yunus Emre etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Haziran 2025

, , ,

Dilimizin Zenginlikleri Projesi Üzerine Düşüncelerim

İnsan, sıcağı soğuktan, acıyı tatlıdan, iyiyi kötüden ayırt etmeye başladıktan sonra -başka bir ifade ile bilinç kazandıktan sonra- başta kendisi olmak üzere temas ettiği her durum ve olayı sorgulamaya, üzerinde çeşitli düşünceler geliştirmeye başlar.  Bu durumu "insanın varoluşu" olarak nitelendirebiliriz. İnsan, kendisi ve çevresi ile kurduğu bu etkileşimi çeşitli yollar ile ifade etmek ihtiyacı hissetmektedir. İnsanın varoluşunu ifade etme çabasında başvurduğu en temel araç dildir. Bu bağlamda dil bahsi çok önemlidir. Dil, yalnızca sözünü ettiğim bu iletişim sürecinin bir parçası değildir. Bu iletişim süreci ile birlikte dil, düşüncenin, hafızanın ve kimliğin ayrılmaz bir parçası, taşıyıcısıdır.

Bu bağlamda ifade edilebilir ki, dil insanların dünyayı anlamlandırma ve benliğini tanıma-tamamlama sürecinde önemli bir rol oynamaktadır. Dilin doğrudan kimlik ve şahsiyet ile ilişkisi bulunmaktadır. Dil bireylerin kimliğini oluşturmasında başat bir unsurdur. Dolayısıyla bireylerin meydana getirdiği toplulukların kimliği de dil vasıtasıyla inşa edilmektedir. Bu yüzden dilin ve zenginliklerinin korunması bireylerin ve toplumların kimliklerini, karakterlerini de korumak anlamı taşır. 

28 Ağustos 2021

, , ,

Bir Yol Hikâyesi

Yolculukları severim, haliyle yolda olmayı ve yolları da... Neşet Ertaş'ın Yolcu isimli türküsünü de çok severim. Daha önce sizlere bahsetmiş olmalıyım. Ev ile iş arasındaki uzaklık aşağı yukarı yüz kilometre olunca, işe gidip geldiğim toplam süre iki buçuk - üç saati buluyor. Her gün tekrar ettiğim bu iş yolculuğu başlarda yoruyordu. Fiziksel bir yorgunluktan söz ediyorum. Eve geldiğim zaman biraz dinlenme ve akşam yemeği ile birlikte saat hemen sekize ulaşıyor, akşam yemeği ile birlikte üzerime bir ağırlık çöküyordu. Derken gün bitiyordu. Fakat vücudum bir ay içerisinde bu duruma alıştı. Vücudumun bu duruma alışmasının iki nedeni vardı. Öncelikli nedeni yolun başında ve yolun sonunda ruhen hissetmiş olduğum manevi doyum... Sonraki nedeni vücudumun bu yolculuklara uyum sağlayıp, adapte olabilmesi... Bana göre öncelikle ifade ettiğim şey çok önemli. Gidilen yolu, tırmanılan yokuşu, yolda ve yolun sonunda karşılaşılan zorlukları daha kolay kılan şey; yolun başında Allah'a emanet ettiğin, yolun sonunda Allah'a şükrettiğin şeyleri kucaklayabilmektir. Yolculuklar içinde türlü türlü yol barındırır. Yolculuklarımız boyunca bizi hedefe ulaştıracağını düşündüğümüz yolları tercih eder, kararlarımızı bu şekilde veririz. Bir bakıma gidilen yolu şekillendiren, o yola bir isim veren yolculuğun sonunda varılan hedef değil midir?

Ömür dediğimiz hikâye burada başlıyor. Yolculuk olarak ifade ettiğim durum bir yerden bir yere ulaşmaktan daha çok; dünyaya gözlerimi açtığım ândan ahirete gözlerimi açtığım âna kadar yürüdüğüm yol değil de nedir? Bu yolculukta gelip geçtiğim yollardan bazıları yokuş aşağı oldu, nasip diye nitelediğim şey sanki kendi kendine yuvarlandı da önüme geldi. Bazı yollar ise yokuş yukarı oldu, o yolları terleye terleye tırmandım. Her insan gibi... Dünyadaki bütün insanlar gibi, hepimizin isimleri farklı farklı olsa da, aslında temelde gizli bir isimle adaşız. Yazının tam burasında, aklıma İsmet Özel'in Sebeb-i Telif başlıklı şiiri geliyor. Çok sevdiğim bir şiir, bana göre bir hayat okuması. Bu dünyaya verdiğimiz kıymeti sorgulatan bir eser.