12 Ekim 2015

,

Doksan Sekiz Nokta Üç

Koridoru ağır adımlarla, duvarı eliyle takip ederek geçti. Nihayet kapıya ulaştı. Pencereden odaya inen ay ışığı loş bir aydınlık bırakmıştı odanın içine. Masanın hemen solundaki sehpada, kırmızılı beyazlı çay tabağının üzerinde kambur bir mum gözüne ilişti. Kibriti mutfakta unuttuğundan hayıflandı kendi kendine. Geri döndü. Bu kez adımları hızlı.

Çekmecedeki pilleri radyoya taktı. Frekansları biraz karıştırınca, durakladı bir an. "Dolaştım alemi gurbet gezeli. Bulamadım Zahidem'den güzeli." Nefes Neşet Ertaş'a aitti. Sıcak, hem çok yakın hem çok uzak bir nefes. Ateşten bir tını, karanlığı lif lif düğümleyen bir sesti bu. Pencereyi açtı sonra, başını sokağa uzattı. Yağmur devam ediyordu yağmaya. Duramadı, kendini hızla sokağa attı. Büyük caddeyi tırmandı. Derin derin soluyordu. Bir saat kadar böylece yürüdü. Üşümüştü de biraz. Eve dönüş için ara sokağa saptı. Evi karşısında bulduğunda heyecanlandı birden. Aldığı nefes biraz daha derinleşti. Pencereden odanın ışığı sokağa dökülüyordu. Bir kaç adım sonra elektriklerin gelmiş olduğunu anladı. Sırtını eve döndü ve yürümeye başladı.
Paylaş:  

0 Yorum:

Yorum Gönder

Bloguma ziyaretiniz için teşekkür ederim. Bu içeriği beğendiyseniz paylaşabilir, yorum yaparak katkıda bulunabilirsiniz. Yeniden görüşmek ümidiyle...