Beni yeraltı sularına karşı iyi savun
Tırnağını taşa sürten yitik keçilere karşı
Bu çeşmenin üç köşesinden hangisinden su içecek
Senin bahtsız ve mesut Eyyubun
Büyük
şair Sezai Karakoç'un köşe şiirine ait bir dörtlük... Hani diyordum ya
bir vakitler; "Anlaşılır bir gün Eyüp, çoğu gitti azı kaldı." Ne idi
giden? Neler gitmişti, neler kalmıştı? Bilmiyorum anlaşıldı mı Eyüp?
Dinçer - Eyüp sen bunun için yaşayacaksın. Nefes alıyorsan bunun için nefes vereceksin. Eyüp aklına güvenmemelisin, kalbine de...
Eyüp - Dinçer... Kadim dostum benim. Yine bana nasihat mi ediyorsun. Yine...
Dinçer
- Sana nasihat etmiyorum Eyüp. Sen? Sen kendini tanımıyorsun, sen
aklını tanımadan kalbini tanıyamazsın. Kalbini tanıyamadan muhabbetinin
nasiplenmesini nasıl bekleyebilirsin?
Eyüp - Akılla var olmak
isteyende kim? Bir takım matematik hesapları, mantık oyunları, kar zarar
denklemleri... Serdar Tuncer'in de dediği gibi "Aşıklar kar zarar
gütmez kurbanım."
Dinçer - Devam et... Seni dinliyorum.
Eyüp
- Ah ki azizim... Ben üç yıl sustum. Ama sükût gibi münzevi olamadım.
Derken ağzımın dikişlerini artık sökeyim dedim. Ama konuşmayı
unutmuştum. Bu sebepten yine kaleme sarıldım.
Dinçer - Yine aynı hikaye... Ezberledim artık bütün bunları.
Eyüp - ...
Dinçer - Kızma bana. Yine dinlerim istersen. Anlat hadi...
Eyüp
- Anlatacak ne kaldı ki? Bir avuç kağıt parçasını daha ne kadar
anlatabilirim? Haklısın! Kelimeleri tükettim, konuşacak bir şey
bırakmadım yarına. Yine sükût düştü payımıza.
Dinçer - Sana çay demleyim istersen?
Eyüp - İstemem.
Dinçer - Bak işte... Ben ne yaptım şimdi? Çayı reddetmezsin sen. İyi düşün, karanfil de katarım.
Eyüp - İyi o zaman.
Dinçer - Muhabbete yine efkar demledin Eyüp... Neyin azabı bu?
Eyüp
- Dinçer... Dinçer, bir azap ki gördüğüm için çekiyorum. Biliyorum
görmesem yine olmaz. Sen biliyorsun, bir ay görmedim diye çıldırmak
üzeredeydim. Bu azabı çekecek aza yok insanda. İnsana göre değil bu.
Lakin bunun farkında da değil. Ama kimseye kızamam. Herkes tabiatının
gereğini yapıyor. Diyorum ya, beklenenin de suçu yok bekleyen olmasa.
Dinçer - Kaç şeker?
Eyüp - Şekersiz içeceğim bugün.
Dinçer - O derece ha?
Eyüp - Öyle... Sıkıldın mı sohbetimizden?
Dinçer - Sıkıldım desem darılacaksın.
Eyüp - Darılmam.
Dinçer - Sıkılmadım.
Eyüp - Yalan söylüyorsun.
Dinçer - Sen yalan söylüyorsun.
Eyüp - Uzatma.
Dinçer - Çay çok acı olmuş. Karanfile alışamadım bir türlü.
Eyüp - Benimleysen alışacaksın Dinçer.
Dinçer - Dergiden ne haber?
Eyüp - Martta beşinci sayı çıkacak.
Dinçer - Dördüncü sayıyı hatırlıyorsun değil mi? 6 Ocak 2012... 15.06...
Eyüp - Hatırlatmasan olmazdı değil mi?
Dinçer - Dergiyi almamıştı senden. Görmezlikten gelmişti. Beşinci sayıyı bence verme.
Eyüp - Bu seni ilgilendirmez. İstersem veririm.
Dinçer - İyi... Yine uykusuz kal bu gece. Alacak mı almayacak mı diye düşün o zaman.
Eyüp - Sen şiiri bitirdin mi? Yarın bitireceğim diyordun.
Dinçer - Bitirdim.
Eyüp - İyi o zaman. Ubeydullah'a gönder bir an önce.
Dinçer - Göndermeyeceğim. O şiiri ben NUN için yazmadım.
Eyüp - Ama NUN için yazıyorum demiştin bana.
Dinçer - Vazgeçtim NUN'a vermeyeceğim.
Eyüp - Neden?
Dinçer - Uzattın ama...
Eyüp
- İyi, sende ayrıl o zaman kendine bir dergi kur. Sende bırak bizleri.
NUN ruhunu hiç anlamadın mı? Bundan Ubeydullah'a bahsetmeyeceğim. Onu
üzmeye hakkın yok. Zaten yeni yeni toparlanıyor. Bunları sakın ona da
söyleme.
Dinçer - İyi söylemem.
Eyüp - Seni kovsam da gitmezsin zaten.
Dinçer - Gitmem değil, gidemem...
Eyüp
- Ben de iki şiir arasında kararsızım. Görmediler isimli şiirim çok
uzun. Dergimize sığmaz. İzler isimli şiirimde de tasavvufi ahenk daha
fazla ağır basıyor. Neyse, yarın karar veririm. Belki bambaşka bir şey
yazarım.
Dinçer - Hikaye neden yazmıyorsun?
Eyüp - Çünkü
hikaye yazabilecek kabileyetim yok, gerçi şiirde de iddiam yok. Ama
hikayeyi beceremiyorum. Ya çok aksiyoner oluyor ya da çok sessiz. Orta
yolunu bulamadım.
Dinçer - Karanfil'i ne yaptın sahi?
Eyüp - Fanzini mi diyorsun?
Dinçer - Evet. Bir heves ile başlamıştın?
Eyüp - Boş verdim. Bunca meselenin arasında Karanfil'e ayıracak zaman bulamadım.
Dinçer - Ben sana demiştim, beceremezsin diye...
Eyüp - Evet beceremedim, elime yüzüme bulaştırdım. Ama en azından bir adım attım. Senin gibi boş boş beklemiyorum.
Dinçer - Demek boş boş beklediğimi düşünüyorsun ha?
Eyüp - Sen boş bir adamsın Dinçer. Yıllardır sana katlanmak zorunda olduğum için kendime acıyorum. Bana yük oluyorsun.
Dinçer
- Esas ben senin bunalımlarını yıllardır dinlediğim için acınacak insan
benim. Her gece aynı muhabbet, her gün aynı fasıl... Bıktım artık,
benimde sabrımın bir sınırı var. Her insan acı çeker, ıstırap duyar. Üç
beş gün sonra geçer. Üç yıldır senin bu lakırtılarını dinliyorum.
Eyüp - Başımı ağrıttın Dinçer.
Dinçer
- Benim de başım ağrıdı. Uykum geldi, ben odama gidiyorum. Saatin
pilini çıkarma yine... Her sabah senin yüzünden saati ayarlamak zorunda
kalıyorum.
Eyüp - Saatin o sesine dayanamıyorum, uyutmuyor beni. Tik tak tik tak... Çıldırtıyor.
Dinçer - Neyse. Ben uyuyacağım. Sende yat artık.
Eyüp - Eyvallah.
Ah Dinçer ah... Adamda uyku bırakmazsın sen...
Konuşma güzel başkamış ama çok ağır bitmiş. Tartışmanın ana nedenini ve dergiyi kime vereceğin hala merak konusu.
YanıtlaSilUmarım aranızdaki sorunlarınızı çözersiniz. Selametle.
Orhan Kardeşim, Dinçer Karan benim müstear ismim. Hayali bir karakter desem daha doğru olur.
SilAma kopya çekmeyelim güzel kardeşim.. olmaz ki böyle :)
YanıtlaSilÜsluba özendim ne yapayım :)
SilBir solukta okudum.Dertler ve sıkıntılar insanoğluna münhasır şeylerdir.
YanıtlaSilİkili konuşmadan güzel bir yazı çıkmış.
Zevkle okudum kardeşim.
Eyvallah kardeşim. Yalnız hayali bir karakter ile konuştum. Farklı bir şey denedim. :)
SilGerçekçi gibi yazmışsın :) Helal.
YanıtlaSilBu demek oluyor ki önümüzdeki yıllarda büyük yazar Eyüp Aktuğ'u tüm Türkiye tanıyacak.
Estağfirullah kardeşim. Fikrimiz bir...
SilKandırdın beni! :)
YanıtlaSilKandırmışta sayılmam aslında. Ubeydullah kardeşim meseleyi hemen çözdü ama. :)
SilUbeydullah'ın blogunda benzer bir yazı okuyunca dedim ki bunda bir iş var. :)
YanıtlaSilO yüzden yorum yazmamıştım da,gerçekten çok iyi yazmışsın.
:) Teşekkür ederim efendim...
Sil